“Bir zamanlar, çok uzak bir galakside, zamanın herhangi bir yerinde, Kurbantagolar bir peynir bulur. Kesinlikle peynir yemeyen bu tür, bir delilik yapmak üzeredir. Fakat peynirin arkasında gördükleri şey onları çok şaşırtacaktır; insan ırkından birtakım bilim insanlarının çalışmaları sonuç vermiştir ve zaman makinasını bulmuşlardır.”

f699d-image

NAMYELÜS: Ne?

RUNO: Offf..bilmiyorum (fısıldayarak). Siktiret zaman makinesini, yiyelim şu peyniri ve biraz uzanıp kaç tane yıldız vardır, onu düşünelim.

NAMYELÜS: Evet ama o kadar şeyi nasıl düşünebilirsin ki? (dalga geçer)

RUNO: Olabilir. Seni ilgilendirmez. Kıskanma hemen zekamı (böbürlenir ama espri yaptığını da belli eder).

NAMYELÜS: Sen de benim düşündüğümü düşünüyorsun işte. (karşılarındaki insanları işaret ederek)

RUNO: Hayır, tek sorun şu ki onlar mı bulunduğumuz yerden hızla uzaklaşıyor yoksa biz mi bulunacağımız yere doğru hızla ilerliyoruz?

NAMYELÜS: Dur bi dakika kafamı karıştırma!

RUNO: Eee, biz uzaklaşıyorsak, o zaman onlar bizim küçük yansımamızı görecekler ama onlar uzaklaşıyorsa biz mi göreceğiz onların küçülmüş yansımalarını?

NAMYELÜS: Tabii ya! (çok şaşırır). Biliyordum bunun imkansız olamayacağını.

RUNO: Eveeet küçülmeye başladılar.

NAMYELÜS: Hahaaha şunlara bak!

RUNO: Vaay canına!

NAMYELÜS: Şaşırtıcı ama denemedik işte (üzülür, duraksar ve arkasından gördüğü şeye iç geçirerek). Biz de bunu yapmalıydık ama sonuçta burada durup onlara bakan biz olduk (Peynirin arkasındaki insanları görmüşlerdir ve onlar gibi olmak istemektedirler).

RUNO: Niye denemedik hiç?

NAMYELÜS: Ama biz peynir yemeyiz.

RUNO: Peynir?

NAMYELÜS: O da ne?

RUNO: Hişt! Baksana ne buldum..

“Şu andan itibaren sözlerimi, zaman makinasını bulmuş bir dahi olarak değil sizi seven mutlu bir sincap olarak yazıyorum.”

Bu yazıyı manasızca ve sabırla buraya kadar okumanız benden nefret etmenize neden olmasın. Ben, yine mutlu ve sevimli bir sincap olarak söylemeliyim ki biri zaman makinesini açık unutmuş ve bu durum zaman atlamaları yaratarak yazıyı tersten okumanıza sebep olmuş olabilir. Ben olsaydım çeşitli deneysel çalışmalarla tekrar okumaya çalışırdım. Ama siz bana güvenmeyin bence; bir sincaba ne kadar güvenilebilir ki?

Süleyman Demirhan