Aysun-Kara1
Aysun Kara

Banu için

Nuri her sabah hasta odalarını paspaslıyor, çöp kutularını, idrar torbalarını boşaltıyor, yoğun bakımdaki elektronik cihazları, kapı kollarını tek kullanımlık gazlı bezlerle mikroplardan arındırıyordu. Gün boyunca ölenleri, hastalara mahsus asansörle beş kat aşağıdaki morga indirmek, ön tekerlerinden biri sağa çeken kirli arabası ile çarşafları çamaşırhaneye, üzerinde ‘eks’ yazan dosyaları arşive götürmek de onun göreviydi. Klinikte çalışanların zihninde, peşi sıra sürüklendiği paspasın nemli kokusu ile vardı. Temizlik şirketinin giriş çıkışları denetlemek için imza attırdığı dosya incelendiğinde işe bir defa bile geç kalmadığı anlaşıldı. Tanıkların ifadelerinden ve hastanedeki kamera görüntülerinden, Nuri’nin intihar kliniğindeki diğer kuşkulu ölümlerle ilgisi olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunamadı.

Nuri’nin, ölümünden sorumlu tutulduğu hasta yoğun bakım ünitesinde yatıyordu. Yürüyemeyen, konuşamayan, sevişemeyen, tuvalete gidemeyen, kendi başına soluk alamayan hastanın ölüm hakkı, etrafını saran cihazlar ve onları kullananlar tarafından elinden alınmıştı. Solunum aygıtının fişini çektiği için teknik olarak Ö.’ü, Nuri’nin öldürdüğü düşünülebilir ama karısı, doktorları, hastanın ölüm hakkını savunan bir grup avukat, noter, gazeteciler, televizyoncular, hastane yöneticileri hatta televizyon izleyicileri de olan bitene tanıktı. Aslında Nuri’nin tek yaptığı, etrafındakilerin Ö.’e yakıştırdığı ölümü görünür kılmaktı.

Oda karartıldıktan sonra ışık, bedeni yastıklarla desteklenmiş Ö’ün üzerine düştü. Gövdesi beyaz çarşafla örtülmüş, göğüs hizasında genişçe katlanmıştı. Yatağın başucundaki elektronik yaşam destek ünitesi; tansiyonunu, nabzını, vücut ısısını, kalp atışlarını, vücut sıvılarının ölçümünü monitöre yansıtıyordu. Boşaltım organlarının görevini devralan, saat başı idrar tetkiki yapan cihaz ise ayakucundaydı. Ö’ün boğazında, kollarında içinden farklı renklerdeki sıvıların geçtiği plastik borular görülüyordu. Sol elinin işaret parmağına kırmızı ışığı yanıp sönen zımba benzeri cihaz tutturulmuştu. Boşta kalan parmakları karısının avucundaydı. Kadın siyah giyinmiş, kumral saçlarını arkadan toplamıştı. Z harfini anımsatan bir kırılganlığı taşıyordu üzerinde. Kulağındaki minik inci küpeler ile evlilik yüzüğü dışında takısı yoktu. Karısı ile doktoruna göre, Ö. aslında olan bitenin farkındaydı. Kopan onca kıyamete rağmen ölüm kararını özgür iradesini kullanarak bakışlarıyla onaylamıştı. Yatağın ayakucunda çizgili takım elbisesi ile hazır bekleyen noter de hukuk adına tanıktı. Televizyon izleyicilerine verilmesi gereken ilk mesaj bu olmalıydı.

Ö. kendi kullandığı araba ile ağaca çarpmıştı. Boynundaki kırık nedeniyle dokuz yıldır yatağa mahkûmdu. Konuşma yetisini yitirdiğinden tepkileri ancak başını belli belirsiz sallaması ve göz hareketlerinden anlaşılabiliyordu. Canlı yayın başlamadan önce Z. kendisiyle röportaj yapan televizyoncuya kocasının söylemek istediklerini sadece kendisinin anlayabildiğinden söz etti.

Yoğun bakım servisinde kameralar hazırlanmış, herkes soluğunu tutmuştu. Kanal Işın X’in yöneticileri, televizyon ekranı başındaki milyonlarca seyircinin de aynı durumda olduğundan emindi. Nuri kameraların görüş açısında olmaması için ayarlanmış bir pozisyonda yaşam destek cihazının yanında bekliyordu. Ö. ile karısı Z. ekranda göz gözeydiler. Aslında gerçek böyle değildi. Ö.’ün başını Z.’ye doğru çevirme olanağı yoktu. Z.’nin kocasının gözlerine bakması hâlinde ise hiç de uygun olmayan bir çekim hatası oluşabilirdi. Bu yüzden aslında Z. yatağın başucundaki duvara, Ö. de oda kapısına bakıyordu.

Z.’nin üzerine düşen ışık, kısa süreliğine noteri merkeze alıyor, siyah giysili sunucu gözünü ekrandan ayırmıyordu. Kameranın yatağın ayakucuna yönelmesiyle sesini yükseltti; “ilk defa KANAL IŞIN X’in canlı yayınında az sonra…” Reklâm spotları dönmeye başlıyor, yoğun bakımdaki lambalar yanar yanmaz makyöz çantası ile içeri giriyordu. Reklâmların ardından Ö.’ün yaşadıklarını anlatan ünlü sunucunun hazırladığı bant, yayına giriyordu. Televizyon seyircileri sunucunun sesinden belleklerine hüzün köprüsü kuruyorlar, kanalın izlenilirliği de doğal olarak yükseliyordu.

Nuri, başhekim tarafından verilecek önceden kararlaştırılmış sessiz komutu bekliyordu. Hareketsizdi, kimse ona dikkat etmiyordu. Kameraların kayıtta olmadığı reklâm arasında yaşam destek ünitesinin fişini nasıl çektiğini kimse anlayamadı.

Canlı yayının tüm basamakları adım adım hesaplanmış, günlerdir prova edilmişti. Z.’nin ne renk giyineceği, noter, sunucu, doktor ve hemşirelerin sözleri belirlenmişti. Prova edilmeyen tek şey son andı. Yaşam destek ünitesinin fişinin çekileceği sırada havalandırma kapatılacak, yapay bir sessizlik yaratılacaktı. Ekran başındaki izleyiciler fişin çekildiği andan başlayıp bir dakika boyunca devam edecek olan sinyali ancak bu şekilde duyabilecekti. KANAL IŞIN X’in amblemi yer döşemesine, duvara, mikrofonun sapına yansıtılmıştı. Gözleri kapanan Ö.’ün göğüs hizasındaki çarşaf, yüzüne örtüldükten sonra çarşafın aklığına da KANAL IŞIN X’in logosu düşecekti.

Aysun Kara