dog-2745147_960_720

Pamuuuk! Minnoooş! Peluuuş!

Her gördüğümde, en sevecen sesimi kullanarak seslensem de, korkuyla başını eğip, ilk bulduğu korunaklı yere kaçıyordu. Genellikle sabahları karşılaşıyoruz çünkü sahipleri, o saatlerde gezdiriyor köpeklerini. Sadece onları görünce neşeleniyor, zıplıyor, ince ince sesler çıkarıyor köpeğe ve sahibine. Bir zamanlar çok sevildiği, el üstünde tutulduğu belli. Şık bir tasması var. Bir zamanların beyaz, ipeksi tüyleri şimdi kirden griye dönmüş. Keçeleşmiş postu insanda okşama isteği uyandırmıyor artık Pamuk’un.

Bu sabah karşıdan spor giyimli bir kadın göründü. Kayışın ucunda Minnoşun kuzeni olması muhtemel güzel bir terrier ile geliyor. Yine deneyecek. Bu kez belki talihi güler, bir yuva edinir diyorum içimden. Alımlı, temiz yüzlü, vicdan sahibi birine benziyor güneş gözlüklü kadın. Peluş’un isteksiz, mecalsiz yürüyüşü açlıktan, hem de yaşlılıktan olabilir. Yine de hep olduğu gibi aşka gelip, son bir çabayla ileri atılıyor eski günlerdeki gibi. Ben de umutla yaklaşıyorum o güzel buluşmayı yakından görmek için. Kadın boş bulunuyor, kayış uzuyor ve işte kavuştular. Delicesine koklaşıyorlar… Kadın toparlanıyor bir anda, bağırıyor, kızıyor. Kayışı sert bir biçimde çekince, canı yanıyor, ama vazgeçmiyorlar. İkisi de tekrar birbirine kavuşmaya çalışıyor. Minnoş kadının bağırışları karşısında kendini yere atıyor. Biliyorum bu onun son numarası: Ayaklarını havaya dikti, oyun yapıyor, sevimli olmaya, yaranmaya çalışıyor olası sahibesine. Bu kez ana yüreği buna dayanamaz diyorum içimden.

“Gel kızım! Oynama sen o bitli kirloşla!”

Yavrusunu kucağına alıp kaçıyor öncekiler gibi.

Gidenin ardından bir süre bakıyoruz yine. Yarın yine deneyeceğiz.

Servet Şengül