mantar kabuklarını sıyırırken devlete olan duyarlılığım
bir hayli artıyor
en çok bunlar olmalı kontrolde, diyor içimdeki ses
parmak uçlarının saatleri gösterirkenki saltanatlığı
uyandığımda en çok balkonların sırası değilken
bir güneşte ısınmadık mı
sen ve ben bir duraksamanın içinden küllerin titrekliğini
alıp benzetmedik mi bir dünya palavra burası

beni bir yerden bir yere bağlayan o sabah mantarları fena yanık
yazdı ne de olsa, ne de olsa inanılmazdı
bir şeyin eksikliğinden çok selâmladım kendimi
insan şaşıran bir şey, bir gün ona rastladım
bir erkeğin eline üç kere atladım atlarımı bağlayıp
evine kaç kere girdim de kendim bildim kapı eşiklerini öyle inceden
gözleri dudakları için sucuklu yumurtalar yaptım
-uyanmasaydım ben rüyasına da yapardım-
ben herkesin bildiği insanlardan değilim belki de
kayıp gemileri her gece bendim
takvimler yalan duruşlar ki ben o duruşlarda çok duruldum
kuyu ve kuyular imlâsıyla yazıldım da o defterlere
o defterler ki az önce yazılan bir şey olmaktan yüklemler kayıp
ben o mantarlara saygı duruşunda da bulundum
arada gözüm telefona kaymadı değil o kadar da yalnızım
en sondan sonrasını bilmiyorum buna merhaba
dumandan ve durmaktan görülmedim

kendimi olamam bu ve bunun gibi şeyler
icap ederse atlarım da şu pencereden
-ama favorim Bach-

Zeliha Köse