0000000627298-1

Jules Verne okumamış olanınız sanmıyorum ki olsun. Ama bunlar çocukluğunuzda kaldı değil mi?

Sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok yöresinde (buna Fransa da dâhil) Jules Verne’in bir çocuk kitabı yazarı olduğu kanısı yaygındır.

Fransız Kültür’den bolca kitap ödünç aldığım yıllardaydı, sanırım 1994 veya 95 yılı, Fransız Kültür’ün müdiresine bir Jules Verne romanındaki kelimenin anlamını sözlüklerde bulamadığımı söyleyerek yardımcı olup olamayacağını sordum. Ve ilave ettim “Natalie, (umarım ismi doğru hatırlıyorumdur, sanki başka bir şeydi gibi bir his var içimde) bir denizcilik sözlüğüne, tarih sözlüklerine, 16. yüzyıl, 17. yüzyıl sözlüklerine baktım, bu kelime yok. Lütfen, geçen sefer ki gibi ‘Fransızca’da böyle kelime olmaz, yanlış yazılmıştır’ deme. Romanda tam dört defa geçiyor.” Natalie, daha önce Fransızcada olamayacağını, Fransızcanın yapısına aykırı olduğunu söylediği bir kelimenin varlığını kanıtlamış olduğum için, soruma ihtiyatla yaklaştı.

Kitabı eline alıp biraz okuduktan sonra, “Aaa,” dedi, “nasıl anlayacaklar çocuklar bunu?” “Bir dakika, bir dakika, Natalie,” dedim, “sen Fransız da olsan, ben Jules Verne’e söz söyletmem. O bir çocuk kitabı yazarı değil, büyükler için yazar, zamanının coğrafyacısıdır.”

Neticede Natalie o kelimenin ne olduğunu bulamadı. Ben Fransız Kültür’ün kütüphanesinde birkaç saat daha uğraştıktan sonra bulup Natalie’ye de gösterdim. Gemideki bilmem ne direğinin üzerine sürülen bilmem kaçıncı çubuğun ya da bastonun en ucundaki makaranın adıymış.

Siz söyleyin Allah aşkına, aşağıdaki gibi bir cümle kuran bir yazar hiç çocuklar için yazıyor olabilir mi?

“Üç yüz tonluk, rüzgârı kolayca yarmasını sağlayan eğik direklere sahip, çok seri hareket edebilen, mizana direği, mizana gabya yelkeni, gabya yelkeni ve grandi babafingosundan –grandi direği, randa yelkeni ve babafingosundan– baş tarafta trinketa ve kotra floktan oluşan bir yelken takımına sahip bir uskuna, işte Christmas Limanı’nda beklenen Halbrane böyle bir gemiydi.”

Tolstoy’un Savaş ve Barış‘ından bile çocuk kitabı çıkaran kapitalizmin Jules Verne kitaplarına aynı şeyi yapmaması şaşırtıcı olurdu. Zaten bilimsel ayrıntıların ayıklanmasından sonra biraz da basitleştirilince, sürükleyiciliği ve hayal gücünü ateşleyen yapısıyla çocuk kitabı olmaya hayli elverişliydi. Bundan başka nasıl ki Poe her zaman sıradan okurun da akademisyenlerin de ilgisini çekmişse, Verne de basitleştirilmemiş haliyle hem çocukların hem yetişkinlerin zevkle okuduğu bir yazar olmuştur.

Bir topraktan, bir kayaçtan söz ederken değme jeologa, bir teknikten söz ederken değme mühendise taş çıkartacak şeyler yazan bir adam nasıl çocuk kitabı yazarı olur? Kutuplara yapılan seferleri en ince ayrıntılarına kadar anlatan, dünyanın nasıl ölçüleceğini bir bilim adamı hassasiyetiyle kaleme alan, yazılışından tam yüz yıl sonra gerçekleştirilecek olan manyetik trenin (manyetik güçle ve bir hovercraft gibi havada giden trenin) çalışma prensibini, Jangadaadlı eserinde Alan Turing’in bile çözemeyeceği bir şifrelemeyi anlatan, Kutup Daireleri’nin enlemlerini, manyetik kutupların enlem ve boylamını dakika ve saniyesine kadar veren bir adam çocuk kitabı yazarı ha!

Jules Verne sözcüklerle oynamaz, kelime oyunlarına başvurmaz, felsefi sorunları ele almaz, insanın ruhuna derinlemesine eğilmez. Tamam, o bir dil ustası, bir dil sihirbazı değildir, kelimelere takla attırmaz. O dışarıdan bakan bir gözdür. Hatta diyebilirim ki bir belgeselcinin kamerası gibi yan tutmadan kaydeder. Binlerce fokun sopalarla vurulup öldürülmesini hiç bir duyguya yer vermeden anlatır. Fransa’da geçen serüvenleri sonra diğer Avrupa ülkelerinde, sonra Türkiye dahil Asya, Afrika, Amerika, Avustralya, her iki kutup, okyanuslardaki takımadalarda, derken gezegenimizin içinde devam eder. Dünyayı tüketince Ay’a Yolculuk’u, sonra da Güneş Sistemine Yolculuk‘u (Hector Servedac) kaleme alır. Hayal gücü olağanüstü geniştir, kurgu mükemmel değilse de çok iyidir, anlatım tekniği sağlamdır, “plot” ustacadır. Heyecan hep dozunda tutulur, okuru sürekli merak içinde bırakır, “denouement” çoğu kez fazlasıyla abartılıdır. Beklenmedik tesadüfler bütün anlatılarında çok fazla yer tutar. Bazen bütün roman boyunca çok az tesadüfe yer verilir, ama sonunda öyle bir tesadüfle karşılaşırız ki şeytanın bile aklına gelmez.

252b5-makette2jv_3dvf

İlk romanının Balonla Beş Hafta Seyahat olduğu söylenegelse de Hetzel’e sunduğu ilk roman 20. Yüzyılda Paris reddedildiği için kayıplara karışmış, ancak 1994’te bulunabilmişti. Benim önerimle ve İsmet Birkan çevirisiyle Tübitak’ın yayımladığı bu kitabı okuyanlar varsa, aşağıdaki savıma katılacaklardır sanıyorum. Bence bilimsel gelişmenin halihazırdaki durumundan hareketle yüz yıl sonrasının projeksiyonunu yapmaya kalkışanların arasında bugüne kadar hiç kimse Jules Verne kadar başarılı olmamıştır.

Ben Jules Verne’i çocukken de okurdum, hâlâ okurum. Okumakla kalmadım yedi yıl evvel oturdum, bir tanesini de çevirdim: Buzlar Sfenksi. Bir zamanlar Ferid Namık Hansoy çevirmişse de yayımlanmayan 15 kadar çevirisi arasında kalmış. Ama benim çevirme nedenim bu kitabın çevrilip yayımlanmamış olması değil. Edgar Allan Poe’nun tek romanı Artur Gordon Pym‘in devamı olarak kaleme alınmış olmasıydı. Bazılarınızın bildiğinden eminim; 1849’da ölen Poe’nun 1838’de yayımladığı bu roman nedense ısrarla yarım kalmış kabul edildiğinden, hatırı sayılır sayıda devam romanı kaleme alınmıştır. Bu kitaplardan dört tanesi özellikle öne çıkar. Bunlardan biri Jules Verne’in bu kitabı. Tam bir devam romanı.

Bu kitabı çevirmeye başladığım günlerde sevgili Çağlar Tanyeri “Şu sıralarda ne yapıyorsun?” diye sorduğunda, bu çeviriye başladığımı, ama herhangi bir yayın eviyle sözleşme falan yapmadığımı, kitabı daha çok kendim için çevirdiğimi yazmıştım. Çağlar Hanım kısa bir süre sonra bir yerlerde yazdığı bir yazıda (yoksa bir söyleşi miydi?) ismimi vermeden benim salt kendim için çeviri yapmamı övmüştü.

Efendim, bunca laf kalabalığının sebebini merak ediyorsanız, söyleyeyim. Kendim için çevirdiğim bu kitabın bir iki talibi oldu, birtakım talihsizlikler yaşandı, ama nihayet sahne ışıklarına çıkıyor. Budur ol hikâyat.

Hasan Fehmi Nemli