Resim: Pınar Başol

Madde 1- Her okur, bir kitabı yarıda bırakma, hiç okumama, çok merak edip sonunu önceden okuma gibi okurluğun fıtratında olan eylemleri vicdan azabı duymaksızın yapma hakkına sahiptir. Hiçbir okur, bahsedilen eylemlerden ötürü ayıplanamaz, kınanamaz.

Madde 2- Ömrümüz her yazılanı okumaya yetmeyeceğine göre; yazar, okurdan hiçbir surette şikayetçi olamaz.

Madde 3- Okur ders kitabı okur gibi öykü, şiir, roman okumak zorunda değildir. Okuduktan sonra aklında tutmak zorunluluğu hissetmek yerine okurken aldığı keyfe bakmalıdır.

Madde 4- Okur, özgürlüğünü kısıtlamaya kalkan kedi, köpek, eş, sevgili, çocuk ve hatta sıkıyorsa patron dahil herkese “Şurda ağız tadıyla iki satır okutmadınız be!” diye çemkirme hakkına sahip olmalıdır. Hatta Okur Yalnızlığına Saygı Gösterilmesine Dair Kanun adıyla bir yasa, tez elden yürürlüğe sokulmalıdır.

Madde 5- Okur, kitap okurken keyfine göre yiyip içebilmelidir. Efkârlıysa bir otuzbeşlik açar, neşeliyse çiğdem çitleyebilir. Okuduğu kitabın sayfalarında kahve, portakal, çay lekeleri olabilir.

Madde 6- Okur, kitaptaki ağdalı tasvirlerden, uzun betimlemelerden daraldıysa bir mola verip Red Kit okuyabilmelidir.

Madde 7- Okur, herkes tarafından sevilen yazarların çok sevilen kitaplarını beğenmeme, onlar hakkında ağır eleştirel cümleler kurma, eleştirel tavır takınma ve bunu dile getirme hakkına sahiptir. Ayrıca, bu tutumu herkes tarafından yadırgansa bile onları takmama hakkına da sahiptir.

Madde 8- Okur, piyasa ve reklam güdümlü neşriyattaki orantısız övgüleri kabul etmek durumunda değildir. Oralarda sunulan “en” listelerine, okuma önerilerine itibar etmesi beklenemez. Okur bu, aylak, isterse döner döner aynı “kötü” kitapları okur, bu durum onun okurluğuna halel getirmez. (Okuyacağımız kitabı sizden öğrenecek değiliz ayol!)

Çünkü okurun çok kitap okumak zorunluluğu ya da sorumluluğu yoktur. Geniş bir kütüphanesinin olması da beklenemez ondan. Flaubert’in “Bir okur sadece bir düzine kitabı çok iyi bilse alim olurdu” sözü her zaman hatırlanmalıdır.

Madde 9- Bununla birlikte, okurun kütüphanesine göz gezdiren yakın arkadaş, dost, kanka dahil hiç kimse, okur kendisi vermek istemedikçe (büyük ihtimalle) okumayacağı güzelim kitaplara musallat olmamalıdır.

Böyle durumlarda okur, “Yaa sen sevmezsin onu aslında, sıkıcı bi kitap o” gibi savuşturmalar yerine “Elindeki kitabı yavaşça yerine bırak ve ellerini kitaplığımdan hemen çek!” deme hakkına sahiptir.