ccf00-050120151711346790433_2

“Bir şey daha. Sembolizm falan yoktu. Deniz denizdir. Yaşlı adam yaşlı adamdır. Çocuk çocuktur ve balık balıktır. Aynı şekilde köpek balıkları da sırf köpekbalıklarıdır. İnsanların sembolizm dediği şey saçmalık. Bundan ötesini ancak zaten biliyorsan görürsün.”

“Gerçek manada yazmak yalnız bir hayattır. Cemiyetler yazarın yalnızlığını bir ölçüde hafifletse de sanmıyorum ki yazısını iyileştirsin. Yazar yalnızlığını üzerinden attıkça sosyal çevrelerde itibarı artar ama genellikle yazdıkları kötüleşir. Çünkü bu iş yalnız yapılan bir iştir ve eğer yeterince iyi bir yazarsa her gün ya ebediyetle yahut ebediyetin yokluğuyla yüzleşmek zorundadır.”

“Hayatım boyunca sözcüklere onlara ilk defa görüyormuşçasına baktım…”

“Bir öyküyü bitirdikten sonra hep bomboş hissederim kendimi. Aynı anda hem mutlu hem de mutsuz, sanki seviştikten sonraki gibi. Çok güzel bir öykü yazdığıma emin olsam da ertesi gün okumadan tam olarak ne kadar iyi olduğunu anlayamam.”

“Yazmanın kuralı yoktur. Bazen kendiliğinden ve kusursuz bir şekilde gelir. Bazen kayayı matkapla delip parçalamaya benzer.”

“Bir yazar yaşarken siyasi bir davayı benimseyip onun için emek sarf ederek, inancını bir mesleğe dönüştürerek kendisine harika bir kariyer hazırlayabilir. Hele bir de dava başarılı olursa sırtı yere gelmez. Siyaset para almadan çalışmaya veya bir gün voliyi vurma ümidiyle bir süre asgari ücretle yetinmeye benzer. Bir adamın, faşist veya komünist fark etmez, desteklediği grup seçilirse gidip büyükelçi olabilir, milyonlarca kitabı devlet eliyle bastırılabilir veya insanların hayal ettiği daha birçok şey gerçekleşebilir. Çünkü devrimci edebiyatçıların hepsi hırslıdır. Ben devrimlerin evlerin salonlarından, yayıncıların çay muhabbetlerinden, ufak grevlerden ötesine geçtiği zamanları gördüm ve biliyorum. Birçok arkadaşım mükemmel işler bulurken bir kısmı da hapse girdi. Yazdıklarıyla insanlığın bilgi birikimine katacak bir şey bulamadığı takdirde bunların hiçbiri yazara yazmasında yardımcı olamaz. Aksi takdirde gömüldüğünde ölmüş herhangi bir yazar kadar kötü kokacaktır. Tek fark, siyasi ilişkileri varsa cenazesine daha çok çiçek gelir ve sonradan biraz daha kötü kokar.”

“Scott’ın edebiyata yaklaşımı fazla ciddi. Olayın yalnızca elinden geldiğince iyi yazabilmek ve başladığın şeyi bitirmek olduğunu anlayamadı.”

“Kendi çalışmaların hakkında konuşmak çok zordur çünkü eğer iyiyse ne kadar iyi olduğunu sen biliyorsundur ama bunu söylemek çok boktan hissettirir.”