
Birkaç kuruş bunun gibi altı saat için.
Bel göğüsler kalça pencereden vuran ışığın altında,
renkleri süzüyor benden. Biraz daha sağa,
Madam. Ve öylece durmayı deneyin.
İyice çözümlenmiş bir biçimde temsil edilmeli ve asılmalıyım
büyük müzelerin duvarlarına. Burjuvazi övecek
bir liman orospusunun bu imgesini. Sanat diyorlar buna.
Belki. Hacimle, alanla ilgileniyor o.
Ben gelecek öğünümle. Zayıflıyorsunuz,
Madam, hoş değil bu. Göğüslerim sarkıyor
yavaş yavaş, atölye soğuk. Çay yaprakları arasından
görebiliyorum şeklimi gözleyen
Kraliçesini İngiltere’nin. Muhteşem, diye mırıldanıyor
durmadan. Güldürüyor bu beni. Adamın adı
Georges. Bana bir dahi olduğunu söylediler onun.
Öyle zamanlar oluyor ki, odaklanamayıp
sıcaklığımı hissetmek için kaskatı kesildiği.
Tuvalde sahip oluyor bana fırçasını arka arkaya
daldırdıkça boyaya. Küçük adam,
paran yok benim sattığım sanatları satın almaya.
Fakiriz ikimiz de, ekmeğimizi kazanıyoruz becerebildiğimiz kadarıyla.
Bunu neden yaptığını soruyorum ona. Çünkü
yapmak zorundayım. Elim mahkum. Fazla konuşma.
Gülümsemem afallatıyor onu. Şu sanatçılar
fazla ciddiye alıyorlar kendilerini. Geceleri şarap içiyorum ben
tıka basa ve dans ediyorum barlar sokağında. Bittiğinde resim,
gururla gösteriyor bana, bir sigara yakarak. On iki frank
diyorum ve şalımı alıyorum. Bana benzemiyor.
Carol Ann Duffy
Çeviren: Şakir Özüdoğru