Şiirden haberdar olmamı sağlayan şair Olcay Özmen’e yardımları için bin teşekkür!

Türkiye’nin en büyük işçi direnişlerinden 15-16 Haziran direnişine katıldıkları gerekçesiyle ücretleri kesilen Gıslaved işçileri, 13 Ekim’de başlattıkları oturma grevini direnişe döndürürler. Güvenlik güçleri fabrikaya girmek için iş makinalarını kullanıp duvarları yıkar, içeri girdiklerinde işçilerin üzerine ateş açılır ve Lastik-İş üyesi Hüseyin Çapkan ölür. Yarım saati aşan çatışmanın sonucunda çok sayıda işçi de yaralanır. (DİSK Etkinlikler Dizini, 1964-1996)

İlhan Berk’in “Hüseyin Çapkan İçin Ağıt” adlı şiiri de olayın üzerinden çok geçmemişken Memet Fuat’ın yönettiği Yeni Dergi’nin Nisan 1971 tarihli 79. sayısında yayımlanır. Nedir, İlhan Berk bu şiirini kitaplarına almamıştır.

Tuğrul Asi Balkar ile 16 Şubat 1995 tarihli Cumhuriyet Kitap’ta yaptıkları söyleşide, İlhan Berk, bu şiiri kitaplarına neden almadığını şöyle açıklıyor:

Yalnız “Hüseyin Çapkan İçin Ağıt” değil, çok sevilen daha üç şiir var. Niye onları kitaplarıma almadığım hep sorulur. Çok sevildikleri için, bundan kuşku duyduğum, buna dayanamadığım için almıyorum kitaplarıma.

İlhan Berk’in, Hüseyin Çapkan için yazdığı şiirini kitaplarına neden almadığına dair bir başka açıklamaya değerli şair Sina Akyol’un Düzyazdım (2012) kitabında rastlıyoruz:

“Hüseyin Çapkan İçin Ağıt” başlığını taşıyan o değerli şiirini hiçbir kitabına almadı. Bunun nedenini çok sordum kendisine, yanıtlamadı. Ama şunları söyledi: “Soldan gelen bir baskı vardı, küçümsüyorlardı yazdığımız şiiri. Edip ve Turgut’la konuştuk, ‘Biz de öyle şiirler yazabiliriz, hatta daha da iyilerini yazabiliriz’ dedik. İşte o şiirin arka planı budur.” (Düzyazdım, Kırmızı Kedi Yayınları, s. 61)

Sözü daha fazla yormayalım. İşte şiir.

Onur Çalı

HÜSEYİN ÇAPKAN İÇİN AĞIT

(Gıslaved Fabrikası’nın 1200 işçisi beş günlük yevmiyelerini alamadıkları için fabrikayı işgal etti. Polis grayder ve buldozer kullanarak duvarları yıkıp içeriye girmiş, bir işçi ölmüş, birçok işçi de yaralanmıştır). – Gazeteler.

I

Ölü Can

1

Ölü geçiyor.
Uzanık, upuzanık.

Ölü geçiyor.

Düşmüş bıyığı
Ama gülüyor yüzü.

Gülüyor
Dünyadaymış gibi.

Ölü geçiyor.

2

Ölü geçiyor.

Geçiyor,
Omuzdan omuza.

Ölü geçiyor.
Daha kalabalık.

II

Ölünün Arkadaşlarının Söylediği

Uzun boyluydun,
Yine uzun boylusun.
              Uzun boyluluğun şimdi aklımızda.

Geceydi, saat 4.30’du.
Göğsünü tutuyordun.
             Göğsünü tuttuğun artık aklımızda.

Bir ses : Çıkın! diyordu gecede.
Çıkın! yazılı bir ses.
             Çıkmayız! dediğin şimdi aklımızda.

Birden bir grayderdi durdu,
Bir grayder geceyi delip durdu.
            Geceye durduğun artık aklımızda.

Kandı, kanı gördük sonra,
Gecede sızıp giden kanı.
            Kanı gördüğümüz şimdi aklımızda.

Yüzün gitti geldi yüzümüzde
Gitti geldi.
           Yüzünün gidip gelişi sonra aklımızda.

Bir yel sokakları, sabahı dolaştı
Dolaştı geldi
          Yelin sokakları dolaştığı şimdi aklımızda.

Geçiyorsun ya şimdi geçtiğin kalır
Yarın uzun upuzun artık.
         Yarın bir bu kalır artık aklımızda.

III

Ölünün Karısının Dediği

Cuma günü gök bulutluydu,
Gözüne uyku girmiyordu.

Cuma günü gök bulutluydu.

Kalktın beyaz gömleğini giydin,
Bir düğmesi düşmüştü diktim.

Cuma günü gök bulutluydu.

Bir zaman avluda gittin geldin,
Gülün bir dalı sarkmıştı kaldırdın.

Cuma günü gök bulutluydu.

Yavaşça çıktın sonra kapıdan,
Arkandan baktım durdum.

Cuma günü gök bulutluydu.

IV

Ölünün Dediği

Geçiyorum ya kardeşler,
Yanınızda gibiyim.

Yanınızda geliyor
Sıkılı yumruğum.

15 Ekim cuma diye yazdı
Ölüm adını.

Bundan böyle durup
Aklınıza getirin bunu.

Sabaha doğru yağmur yağmıştı,
Yağmuru aklınıza getirin.

Bir kuş dönüp durmuştu havada,
Kuşu aklınıza getirin.

Aklınıza getirin beni
Ölüme her duruşunuzda.

Geçiyorum ya kardeşler,
Yanınızda gibiyim.