8c9652d3bfb4ef81c974369088a12b22
Mesut Barış Övün

Ziya abi hızlı gazeteci,
bir motosikleti var, haber peşinde kullandığı
böyle bayraklı, flamalı
üstünde renk renk armalar, çıkartmalar, hep havalı
kaskını takıp asker yeleğini giyip çevirdi miydi gazı
mahallede herkes anlar habercinin yola çıktığını
kamuflaj pantolonun her cebi ayrı şişkin
sanırsınız bizim şehrin Savaş Ay’ı
ya da Cevat Kelle de diyebilirsiniz
yani nerden baktığınıza bağlı

Pazar sabahları ben ekmek almaktan dönerken
Ziya abi bahçede motorunu hazırlıyor olurdu
gülümseyerek günaydınlardı beni
Nurgül ablanı bir kahvaltıya götüreyim Alicim, derdi
sıkıldı kadıncağız bütün hafta evde, bi dolaşsın
ya da derdi ki
dün akşam bir yere gittik ki Ali kardeş
böyle püfür püfür, tam yayla havası,
bütün Yenice oradaydı inanmazsın
Valla Nurgül ablan bayıldı, bayıldı!

bazen çarşıda görürdüm bu ikisini
Nurgül ablam motorun arkasında,
kollarını sarmış olurdu kocasının beline
bakardım arkalarından onlar öyle tın tın giderken
liman yolunda

şanslıydı Nurgül ablam tabii ki de
bu cihetten “Sevilen” adını takmıştım kendisine
O günlerde Aynur’a aldığım romandan hareketle
ve bu isim yakışmıştı da ona,
ben henüz okumadıydım Morrison’un romanını
lakin severdim böyle kitap adlarını
“Sevilen bugün yine gezmeye götürüldü,” derdim Aynur’a
“E, herhalde yani,” derdi o da.

ve fakat bazen kavga sesleri de gelirdi yandaki evden
yüksek volümde suçlamalar
hepsi senin yüzünden, diye bağırırdı biri
beni hiç dinlemiyorsun, diye öteki
biz bu tarafta duyar ve sinerdik Aynur’la
ihtimal bizim gibi bazen onları da boğardı
yaşamak derdi

yine ekmek almaktan dönerken bir Pazar sabahı
bir ambulans gördüm yandaki evin önünde
Nurgül abla sedyedeydi, başında oğlu, kocası, komşular
hepimizi aldı bir sessizlik hali
Nurgül ablanın hızlı ve kesik solukları arasında

neyse ki bir gece kaldı Nurgül abla hastanede
döndüğünde düzelmişti, gülümsüyordu
ayaküstü lafladık kapısının önünde
iyileşmiş, öyle hemen geçmiş kriz mi ne
çok iyi bakmışlar ona doktorlar ve hemşireler
Allah razı olsundu onlardan ama muhtaç da etmesindi

o ara Ziya abi sokuldu yine bana
biraz dinlesin de, Ali kardeş, dedi
bir sürpriz yapayım Nurgül ablana
alıp götüreyim onu bir akşam
balık yemek için Boğaz’a

şanslı kadındır yani Nurgül ablam
ve yaşayan herkes bilir bunu:
ömür çiçek kadar narin bir gün kadar kısa
o yüzden sevmeye ve sevilmeye devam.

Mesut Barış Övün