Fransız yazar Marcel Proust (1871-1922) 13 yaşındayken bir hatıra defteri alıp içindeki İngilizce soruları cevaplayarak arkadaşı Antoinette Faure’a doğum günü armağanı olarak verir. Benzer bir anketi, 20 yaşındayken de cevaplar. Bu iki anket Proust öldükten birkaç yıl sonra yayımlanır, soruların çoğu aynı olduğundan literatüre “Proust Anketi” olarak geçer.

Sizi en çok üzecek olay.
Sevdiğim birinin ölümü.
Nerede yaşamak isterdiniz?
Tek bir yerde yaşama ihtimali bu sıralar biraz boğucu geliyor bana. Yılın belli zamanlarında Ege’de, sakin bir kasabada olmak şartıyla İstanbul.
Yaşayabileceğiniz en mutlu an.
Oğlum Ali Yağmur’un doğduğu an yaşadığım en mutlu andı. Genelde ise, “âşık olduğumu anladığım an” derdim herhalde.
Hangi hataları hoşgörüyle karşılayabilirsiniz?
İkiyüzlülük dışında çoğu hatayı affedebiliyorum.
En sevdiğiniz erkek karakter.
Erkek karakterleri pek sevmiyorum sanırım. Hele de “mükemmel” erkek karakterleri… Tüm hataları, günahlarıyla “Huzur”un Mümtaz’ı olabilir.
En sevdiğiniz kadın karakter.
Demeter.
Tarihteki favori kahramanlarınız.
Hiç düşünmemiştim. Aklıma ilk gelenler Rosa Luxemburg, Süfrajetler, Rosa Parks, Victor Jara, Petra Herrera, Angela Davis ve Karl Marx.
Gerçek hayatta favori kadın kahramanınız.
Beni erkekliğimle her seferinde yeniden yüzleştiren, yakınımdaki her feminist kadın.
En sevdiğiniz ressam.
Buraya izninizle iki isim yazacağım: Rembrandt ve Caravaggio.
En sevdiğiniz müzisyen.
Şarkılarını en sevdiğim müzisyen, Bülent Ortaçgil.
Bir erkekte en beğendiğiniz özellik.
Erkek hırslarından, doğuştan gelen toplumsal cinsiyet avantajlarından ve yine erkeklikten mütevellit komplekslerinden kurtulmuş, özgürleşmiş olması. Mümkün mü bilemiyorum tabii…
Bir kadında en beğendiğiniz özellik.
Güçlü ve özgüvenli olması.
En sevdiğiniz erdem.
İnsanın kendisiyle açıkça yüzleşebilmesi.
Yapmaktan en mutlu olduğunuz iş.
Tek başıma, kafamda başka hiçbir iş yokken şarkı yazmak.
Kimin yerinde olmak isterdiniz?
Öyle bir isteğim yok doğrusu. Kimi zaaflarından kurtulmuş bir Mahmut Çınar’ın yerinde olmak isterdim ama.
Arkadaşlarınızda hangi özellikler olmasını istersiniz?
Samimiyet, yakınlık, hayata ve dostluğa karşı heyecan, tutku ve yoğun bir sevgi.
Kendinizde gördüğünüz en temel eksiklik.
Kolay hiddetlenmem ve insanlarla ilişkimi ne yazık ki bu hiddetin seviyesine göre sürekli yeniden biçimlendirmem.
En sevdiğiniz renk.
Mavi.
En sevdiğiniz çiçek.
Her koşulda, hemen her toprakta hayatta kalabilen, çetinliğine rağmen güzelliğinden bir şey kaybetmeyen sardunya.
En sevdiğiniz kuş.
Serçeleri çok severim. Çoğu zaman bu kadar çok serçeyle birlikte yaşıyor, aynı şehirleri onlarla paylaşıyor olduğumuz için kendimizi çok şanslı saymamız gerektiğini düşünüyorum.
En sevdiğiniz yazar.
Çok zor bir soru. Herhalde Dostoyevski.
En sevdiğiniz şair.
Nazım Hikmet. O’nu Türkçenin en büyük şairi sayıyorum. Her okuduğumda o dilden, o şiirlerden, o şiirlerle anlattığı öykülerden bambaşka duygular, heyecanlar ve bambaşka bir edebi zevk alıyorum.
Tarihte en sevmediğiniz karakter.
Tarihi süregiden bir şey olarak görüyorsak eğer, yaşayan ve adını vermenin başımı belaya sokacağı biri, kesinlikle en sevmediğim karakter.
En çok isteyeceğiniz özellik.
Yalnız kalmakla barışmak.
Nasıl ölmek istersiniz?
Uykumda, sevdiğimin yanında.
Hayattaki sloganınız.
Ahlaklı ve özgür bir hayat mümkündür.
Şu anki ruh haliniz.
Benim için Ezginin Günlüğü süreci henüz başladı. Dolayısıyla her şeyden önce, heyecanlıyım.