Nitelikli yayıncılık yapma uğraşında olan yayınevlerini daha yakından tanımak için başlattığımız dizimizde konuğumuz, Siren Yayınları’nın yayın yönetmeni Sanem Sirer.
Siren Yayınları ne zaman, kimler tarafından kuruldu?
Siren’i 2007 yılında, bugün yayın koordinatörümüz olan Erol Aydın ile beraberce hayal ettik ve hayata geçirdik.
Hulki Aktunç’un “yeni” yazarlara sorduğu gibi soralım: Yayıncılık dünyasında nasıl bir eksiklik gördünüz ki Siren Yayınları’nı kurmaya karar verdiniz? Bununla bağlantılı olarak, yayınevi politikanızı nasıl tanımlarsınız?
Siren Yayınları çağdaş dünya edebiyatının yeni, ayrıksı, özgün seslerini yayımlamayı hedefliyor. Çeviri odaklıyız; çevirmenin sesi kadar editörün ona eşlik eden gölgesini de önemsiyoruz; yeni edebiyatı, sadece edebiyatta değil, dünyanın genelinde olan biteni ve okuma süreçlerimizi ister istemez etkileyen manzarayı takip ediyoruz. Yayıncılık dünyasında gördüğümüz bir eksiklik üzerine kurulduğumuzu söylemek istemem, bunu söylemek için en başta o dünyanın statik bir doygunluk halinde olduğunu kabul etmem gerekir – belli pratikler, belli bakış açıları, belli üslupların kemikleşmiş olduğu bir yayıncılık ortamında kendi rengimiz, kendi üslubumuzla var olmak istemişizdir olsa olsa… Başardık da, en azından kendi okur kitlemizi yaratmayı başardık, demek ki karşılık bulmuş attığımız bu adım. İlk kitaplarımızı 2007’nin Aralık ayında, yayıncıların iadeler yüzünden çoğunlukla atıl kaldığı bir dönemde çıkarmıştık, o günden bugüne bağımsız varlığımızı sürdürüyor, çoğu zaman akıntının tersine yüze yüze faaliyetimizi devam ettiriyoruz.
Piyasa koşullarının çetin olduğunu biliyoruz. Karşılaştığınız başlıca zorluklar neler? Bunlarla nasıl mücadele ediyorsunuz?
Koşullar çetin, sorunlar saymakla bitecek gibi değil. Direne direne devam ediyoruz; başka bir mücadele aracı yok.
Yayınevinize dosya göndermek isteyen yazarların bilmesi gerekenler nelerdir?
Çeviri odaklıyız; zaman zaman dosya başvurularını açsak da bir süredir yeni metin kabul etmiyoruz.
Önümüzdeki dönemde yayımlamayı düşündüğünüz kitaplar hakkında bilgi verir misiniz?
Sonbahara Valeria Luiselli’nin Kayıp Çocuk Arşivi (çeviren: Seda Ersavcı) ve Camille Bordas’ın Birlikte Yaşamanın Yolları (çeviren: Betül Cevahircioğlu) adlı romanları ile merhaba dedik. Colson Whitehead’in Batı’da büyük ses getiren romanı Nickel Çocukları, Yoko Tawada’nın ödüllü romanı Tokyo’nun Son Çocukları (çeviren: Hüseyin Can Erkin), Jonathan Safran Foer’in iklim kiriz hakkında yazdığı Bu Bizim Havamız (çeviren: Şahika Tokel) gibi kitapların yanı sıra Shirley Jackson, Muriel Spark, David Foster Wallace, Henry Miller, Rebecca Solnit, Herta Müller ve Jack Kerouac’ın eserlerinin yeni edisyonları yayın programımızda yer alıyor. Bizi şimdiden heyecanlandıran Vigdis Hjorth, Tove Jansson ve Hisham Matar gibi yazarların kitapları da 2020 için planlananlar arasında.