Edebiyat ortamımız, ülkemizin hali pür melalinden farklı değil. Yani, kaos hâkim. Çok fazla kitap yayımlanıyor, eleştiri yok denecek kadar az vesaire. Bunlar hepimizin bildiği şeyler. Ve fakat ne şekilde, nasıl olursa olsun ilk kitabın heyecanı da ayrı. Kâğıt oyunu oynayanlar bilir, ilk elin günahı olmaz. İlk kitaplar da tıpkı sonrakiler gibi kusurlarıyla güzeldir. Kendimize ait, bize kendi yolumuzu açacak güzel yanlışlarımız olmazsa ne anlamı var yazmanın?

Bu ve benzeri düşüncelerden hareketle ilk kitaplarını çıkarmış yazarlarla söyleşi yapma fikri gelişti. İlk kitabını çıkarmış her yazara sorulabilecek ortak sorular belirlemeye çalıştık. Samimiyetle sorulan sorulara verilecek sahici cevaplar, belki, ortak dertlerimizi anlamaya, birlikte düşünmeye vesile olur. Hiçbir şey olmasa bile, bir yazar dostumuzun ilk göz ağrısının heyecanını paylaşmış oluruz.

Meralsanim.jpg

Kitapsız bir hevesli olmaktan kitaplı bir yazar olmaya giden süreç nasıl gelişti?

Zordu, diyebilirim. Önceleri amaç sadece yazmak iken sonra görünür olmak, okunmak kaygısı baş göstermeye başladı. Buna bir de çevrenin “Ne zaman kitabın çıkacak?” baskısı eklenince ister istemez o ruh haline girdim. Böyle böyle on yıl geçirdim.

Yazma uğraşınızı neden başka bir türde değil de öyküde yoğunlaştırdınız?

Roman yazmak üzere çıktığım bir yoldu aslında. Bir şekilde öykü okumaya ve öykü yazanların arasında bulunmaya başladım. Kısa, öz, çarpıcı, nakavt edici etkisi ve bir solukta okunuşu beni etkiledi sanırım. Tabii ki zamansızlığın da bunda payı var. Bir yandan iş hayatımı da devam ettirmek zorundaydım çünkü. Bir iki öyküm de yazılı ve sosyal mecrada yer alınca o yolda devam ettim. İyi ki de böyle olmuş.

Yayınevini nasıl belirlediniz? İlk kitabınızın yayımlanma sürecinde neler çektiniz?

Birkaç yayınevine dosyamı götürdüm. Cevap vermeyenler de oldu. Cevap verenlerle görüşmelerim yoğunlaştı. Dolayısıyla yayınevi beni belirlemiş oldu aslında. Kısmet diyelim.

Her dosyada olduğu gibi gitmeler gelmeler, tarih değişikliği, yeniden ve yeniden dosyayı gözden geçirme gibi olağan, herkesin yaşadığı şeyler.

Kitabı yayıma hazırlama sürecinde size yol gösteren, yardımcı olan bir editörünüz oldu mu?

Elbette. Ona buradan çok çok teşekkür ediyorum

İlk kitabınızla hayatınızda neler değişti? Neler ummuştunuz ne buldunuz?

Benimle ve başarılarımla gurur duyan çok insan varmış, onu gördüm.

Çok şey ummadım ama bulduklarım konusu biraz karışık. Bakalım zaman ne gösterecek.

Telif aldınız mı?

Evet.

Dergiler için edebiyatın mutfağı denir. Siz salona, misafirlerin karşısına çıkmadan önce mutfakta ne kadar zaman geçirdiniz?

Çok yıl geçirdim diyelim. Yedi yıl kadar.

Kitabınız yayımlandıktan sonra yakın çevrenizin, okuma-yazma uğraşınıza ilişkin tavırlarında değişiklik oldu mu? Yazıyla ilişkinizde ciddi olduğunuza ikna oldular mı? Kitap size bu anlamda bir özgürlük alanı kazandırdı mı?

Sanırım en çok bu konuda değiştiler. Yakın çevrem, arkadaşlarım ve kalabalık ailem ne yazacağımı bekler oldular ve bu konuda bana geri bildirimde bulundular. O yönüyle çok hoştu.

İlk yıllarda ikna olmadılar. Doktorluk gibi ağır bir mesleğin var zaten, eve kapanıp yazacağına çıkıp gez, ne işin var okuma yazmada, diyenler oldu. Şimdi daha iyiler.

Kesinlikle kazandırdı. Benimle görüşmek isteyenlere rahatlıkla uygun olmadığımı söyleyebiliyorum. Çoğunluk beni anlayışla karşılıyor. Karşılamayanlar da var tabii.

Peki, bundan sonra?

Bundan sonra okuyup yazarak yola devam edeceğim. Masamda bekleyen birkaç projem var. Yolumuz uzun yani. Açık ve eğitici olsun.