livraria-ler-devagar-16152.jpeg

Aylarca, belki de yıllarca “o ilk cümle”yi düşündünüz ve sonunda buldunuz. Yetmedi, birkaç ayınızı, hatta yılınızı daha verdiniz, buhranlar, sinir krizleri geçirdiniz, geceleri soğuk terler dökerek uyanıp yazdıklarınızı yırtıp yırtıp attınız belki ama ne olursa olsun sonunda eserinizi bitirdiniz. Ve en kritik an geldi çattı: Eserinizin adı ne olacak? En başından beri bir isim düşünmüş de olabilirsiniz tabii, ama o ismin eserinizin hak ettiği ilgiyi görmesini sağlayacağına emin misiniz?

Hakkında Falancanın Edebiyatında Kantçı Estetik ve Paralaks gibi afili yazılar, makaleler, tezler çıkan o “falanca”lardan biri olmak isterken eserine doğru düzgün bir isim koyamamış olmanın tarifsiz ıstırabıyla nasıl baş edeceksiniz?

Bu karamsar düşüncelerle boğuşmaktan eserinize odaklanamıyor, zaman zaman “Nasıl olur da bu işin bir formülü olmaz!” diye isyan mı ediyorsunuz?

Müjde!

Parşömen Sanal Fanzin işbirliğiyle sanat camiasındaki bu boşluğu dolduruyoruz.

İşte çok istediğiniz, çok beklediğiniz Etkileyici Kitap Adı Koyma Rehberi (Tercihen film, oyun vb. diğer sanat eserleri için de kullanılabilir). Buyrunuz:

1) Sapla Samanı Karıştırma Yöntemi

Hani yaratıcılık için “Birbiriyle alakasız görünen, daha önce yan yana gelmemiş iki kavramı bir araya getirmek” denir ya, bu metot işte bu tanımın suistimali üzerine kurulu. Okurda “Bu kitap daha önce duyulmamış şeylerden bahsediyor” izlenimi uyandırmak için birebir, oldukça da pratik. Tamamen rastgele bir biçimde istediğiniz iki sözcüğü seçerek tamlama haline getiriyor, ilgi uyandırıyorsunuz. (Kaplumbağa Makamı bir yerlerden tanıdık geliyor mu?)

Örneğin, kitabınızın adını Kırlangıcın Türküsü koyun, bakın nasıl ilgi uyandırıyor. İster istemez soruyor insan çünkü kendine: “Yahu ne ola ki bu kırlangıç türküsü?”

Otomatik Portakal bu başarının bizzat kanıtıdır zaten. İtiraf edin, insanın alası geliyor işte kitabı.

Pratik bir ipucu: Bazen ortaya bir “ve/veya” koyarak eserinizin adını çok daha etkili hale getirebilirsiniz. “Kelebek ve Dalgıç Giysisi”, “Ada ya da Arzu” gibi isimler bunun en iyi örnekleridir. Bu şekilde sayısız karizmatik isimler uydurulabilir: “Kalp Kırıklığı ve Kalıp Sabun”, “Büyükbabam, Ben ve Balık Pulları”, uydur uydur yaz…

2) “Tarihi Karakter + Sapla Saman” Yöntemi

Bu formül, birincinin bir başka versiyonu gibi dursa da altında yatan dürtü farklı olduğu için ve çok sık kullanıldığı için ayrı bir metot olarak ele alınmayı hak ediyor. Çünkü bu kez o tarihsel referansın kaymağını yeme şansına da erişiyorsunuz. Formül anlaşılmıştır sanıyorum, üstteki yöntemin “tarihten bilinen bir kişilik + alakasız bir nesne/kavram” versiyonu.

Biçimsel olarak bunun da çeşitli olanakları var. Belirtili/belirtisiz isim tamlaması bunda da var mesela, koy kitabının adını “Bonaparte’ın Uykusu” veya ne bileyim “Sofokles Dönemeci”, okurlar avcuna düşsün. Hele bir de halihazırda karizmatik bir ismi kullanıyor olmanın verdiği avantajla ilk metodu da aşan kombinasyonlar çıkarma fırsatını iyi kullanırsanız kimse durduramaz. Kitabınız ne kadar uyduruk olursa olsun, daya piyasaya “Saat 4’te Robespierre” adıyla bak bakalım bir kişinin ağzından “uyduruk” lafı çıkabiliyor mu?

Pratik bir ipucu: Dilerseniz tarihi öneme sahip birinin ismi yerine ünsüz, hatta hayali bir karakterin de adını bu formülde kullanabilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken husus, ismin karizmatik ve/veya otantik bir tınıya sahip olmasıdır. “Corelli’nin Mandolini”, “Angela’nın Külleri”, “Raşid’in Dürbünü” gibi örnekler bu formülün başarısının önemli kanıtları arasında sayılabilir. Siz de eserinize “Hurşid’in Köprüsü”, “Ragıp Fırtınası” gibi isimler vererek bu formülden faydalanabilirsiniz.

3) “Sayı İçeren Zincirleme Tamlama” Yöntemi

Bu da çok basit ama oldukça iş yapan bir formüldür. Yöntemin adı yeterince açıklayıcıdır diye düşünüyorum: Herhangi bir isim tamlamasının ortasına sayı koyarak zincirleme tamlamaya çeviriyoruz. Kitabınıza “Karacanın Çığlığı” diye bir isim düşündünüz diyelim. Oldu mu? Olmadı. Amatörü eğlendirdi. Ama “Karacanın Sekiz Çığlığı” dediğiniz anda baklava oldu.

Pratik bir ipucu: Dilerseniz bu yöntemi diğerleriyle kombineli kullanarak arzu ettiğiniz etkiyi artırabilirsiniz. Mesela ikinci yöntemle birlikte kullanalım: “Colomb’un Beş Rüzgarı”. Veya “Gülsüm’ün Üç Öpücüğü”. İnanın kitabınızın baskısına matbaa yetişmez.

4) “Fiilimsili Bitirmeç” Yöntemi

Bu da uygulaması oldukça basit, sonuçları tatmin edici bir yöntem. Normalde yüklemle bitecek bir söz öbeğini fiilimside keserek şiirsel bir tını yakalamanın keyfini çıkarıyoruz. “Karıncanın Su İçtiği”, “Yağmurla Gelen” gibi uygulamalarını Yaşar Kemal’de görüyoruz mesela.

Pratik bir ipucu: Tanımın basitliği yanıltmasın, burada püf nokta kullandığımız kelimelerin de az çok şık olması. Öyle ilk formüllerdeki gibi herhangi bir sözcük kullanarak olmuyor. Bu noktada şiir sanatının imgelem havuzundan bolca faydalanabilirsiniz. Söyleyin, kim istemez ki “Acısı Doğuya Bakan” diye bir kitabı olsun?

5) “X’e Y (y = bir müzik/şiir vb. türü)” Yöntemi

Bu biraz karışık bir formül gibi görünüyor olabilir fakat aslında çok kolay. Tabii yabancı dillerde daha çok tutan bir yöntem. Artikel kullanımıyla falan daha bir janti oluyor çünkü, “Sympathy for the Devil” ya da “Requiem For a Dream” gibi. Ama Türkçe’de de iş göreceği su götürmez. Uydurun mesela “Ülkem için Kreşendo”, “Sevdalara Fortissimo”, vesaire. Tutacağı kesin değil mi?

Pratik bir ipucu: Bu yöntemi çoğul ekiyle süsleyerek şaşırtıcı sonuçlar elde edebilirsiniz. Söz gelimi “Melinda’ya Uvertürler” gibi. (İkinci yöntemle yapılan kombinasyonun başarısına dikkat lütfen).

6) “Ve’li Efendi” Yöntemi

“Elinizde tuttuğunuz bu kitap poetikasıyla aşmış, dramaturgisiyle yarmış bir eserdir” demenin bir başka yoludur bu yöntemle isim vermek. “Ve Çeliğe Su Verildi”ler, “Ve Durgun Akardı Don”lar büyük ölçüde böyledir. Başına “ve” koymadan oldukça mütevazı kalacak kitap başlıkları, bir bakarsınız o “ve” sayesinde tutkuyla okunacak bir köşe taşı olmuş edebiyatın. “Akşamüstü Kederi” diye bir kitap yazdınız diyelim, isterseniz içinde ölümsüzlüğün sırrını anlatın o kitap “banal” diye yerden yere vurulacaktır. Fakat “Ve Kederliydi Akşamüstü” dediniz mi daha sayfasını okumadan ödül veren jürilerle karşılaşırsınız.

7) “Tüm Cümleyi Dayama” Yöntemi

Kitabın özet cümlesini hiçbir kesme biçme yapmadan başlığa taşıma işi. “Acısı Doğuya Bakan” örneği vermiştik hani, onun “Gözleri Bana, Acısı Doğuya Bakıyordu” formu. Basit görünüp aslında zor olan, ama bir kez başardınız mı da saatlerce göz kırpmadan ufka bakmış kadar karizma yapabildiğiniz bir isim verme yöntemidir bu. (Örneğin bu satırların yazarı “Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım”ı ilk gördüğünde nerdeyse oturup ağlayacak gibi olmuştur ve halen kitabı okumamış olmasına rağmen adı ne zaman aklına gelse yüreği burkulur.)

Pratik bir ipucu: Burada dikkat etmeniz gereken kural, olabildiğince melankolik bir cümle kurmakla beraber kurallı ve anlamlı yapıyı bozmamaktır. “Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu” gibi. Sakın lirizmi kolay yoldan artırmak için devrik cümleye heves edip Orçun Künek şarkı sözleri (“Seher Vakti Uçan Tekme Attım Sevdiceğime”) gibi başlıklara yeltenmeyin. Cümle kurallı olmalı.

8) Çocuğun Ağzından Bilgece Soru Sormalı Yöntem

Bu da oldukça çok kullanılan, asla ihmale gelmeyecek, başarısı kanıtlanmış bir tarzdır. Bir bienale adını veren “Anne Ben Barbar Mıyım?” bunun iyi bir örneğidir. “Savaşta Ne Yaptın Baba?” veya “Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?” gibi uygulamaların satış rakamlarını da dilerseniz kontrol edebilirsiniz. Görüldüğü üzere, soru cümlesinin sonuna veya başına “anne” veya “baba” iliştirilmesi neredeyse şarttır.

Pratik bir ipucu: Bu yöntem kullanılırken çocuksulukla bilgeliğin dengesini çok iyi tutturmanız gerekir. Hem çocuğun ağzından öyle bilgece bir soru sorulmalıdır ki derin şeyler düşündürmek için cevaba bile ihtiyaç duymamalı, hem de bu soru bir çocuğun ağzından sorulacağı için çok da sofistike, küçük yaşlara uygun olmayan kelimeler kullanılmamalıdır (Yukarıda verilen örneklere bakınız). Yani öyle “Finans-Kapital ve Faşizm Arasındaki İlişki Nedir Baba?” diye sormayacaksınız bir zahmet. Mesela benden bir tane garantili bestseller: Yazın bir tane savaş draması, adını da “Ölüler Yalnız mı Uyur Anne?” koyun, telif haklarını ben satın alıp bastırayım, zarar etmeyeceğine o kadar eminim ki…

Not: Henüz bu formülün “Bi Elli Lira Ateşler Misin Hacıdayı?” gibi avangart bir örneğine rastlamamış olsam da, bence bu tür yenilikler de mümkün.

Arif Mutlu