Fransız yazar Marcel Proust, 13 yaşındayken bir hatıra defteri alıp içindeki İngilizce soruları cevaplayarak arkadaşı Antoinette Faure’a doğum günü armağanı olarak verir. Benzer bir anketi, 20 yaşındayken de cevaplar. Bu iki anket Proust öldükten birkaç yıl sonra yayımlanır, soruların çoğu zaten aynı olduğundan literatüre “Proust Anketi” olarak geçer.

Sizi en çok üzecek olay.
Beni en çok üzecek olayları yaşadım. Ailemin her parçasını kaybettim.
Nerede yaşamak isterdiniz?
Hiç yaşamamış olmayı çok isterdim. Yine de buradaysak, küçük bir kentte, karşısında denizi de görebileceğim bir bağ evinde yaşamayı çok isterdim.
Yaşayabileceğiniz en mutlu an.
Ölümden sonra bir hayatın var olduğuna inanmıyorum. Bu yüzden, Aslı Alpar’ın annemle beni 23 sene sonra yan yana getirdiği çizimi gördüğüm ân, diyebilirim.
Hangi hataları hoşgörüyle karşılayabilirsiniz?
Eril şiddetin hiçbir türünü barındırmayan ve doğanın, hayvanın, insanın yaşam hakkına kast etmeyen herhangi bir şeyin, hoşgörüyle karşılanmasa dahi anlaşılır bulunabileceğini düşünüyorum. Yine de insan, affetmeme hakkına da sahip olmalı. Ki, bu bazen hayatta kalmak için birincil adım olabiliyor.
En sevdiğiniz erkek karakter.
Necati Cumalı’nın Mine oyunundaki İlhan, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti’ndeki Ali, Kara Yarısı’ndaki Makasçı Yaşar, Robin Hood.
En sevdiğiniz kadın karakter.
Hakikaten çok zor soru. Şimdiye kadar yazılmış, anlatılmış bütün karakterlere zaafım büyük elbette. Yine de Yerdeniz’in Tenahu’su, Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu’ndaki Dev-Os’lular ile Ayda, Mrs. Dalloway, En Eski Yüz’deki S., Arı Maya ve kadim kadın belleğinin tüm cadıları ile Lilith’i.
Tarihteki favori kahramanlarınız.
Halkın, ezilen sınıfın, çocuğun, kadının/lubunyanın, doğanın, hayvanın hakkı, onuru, hayatı için mücadele etmiş, derdini dert bellemiş herkes.
Gerçek hayatta favori kadın kahramanınız.
Babaannem, Sevgi Soysal, Zabel Yeseyan, Cumartesi Anneleri/Barış Anneleri ile Kadın Devrimi’nin bütün kahramanları.
En sevdiğiniz ressam.
Yaptığı işle sanatı bir araya getirerek toplumsal hafıza ve politik bilinç yaratan bir ressam, Zehra Doğan. Bunu hayatı pahasına yaptığına tanıklık ettiğim için hiç düşünmeden cevap verdim.
En sevdiğiniz müzisyen.
Yaşamım boyunca bütün hislerime ve yaşadıklarıma ses oldu, Cahit Berkay. Bir de mızıka çalan babaannem.
Bir erkekte en beğendiğiniz özellik.
Elbette bilinç düzeyinde erkeklik sorununa kafa yorması, kendi erkekliğini sorgulaması mevzu bahis ise, iyi. “Karşımda muhatabım yok” denmeyecek biri olması mühim.
Bir kadında en beğendiğiniz özellik.
Kendi elini sımsıkı tutması. Birlikte büyüdüğü kız çocuğunu sarması. Şifanın ve gücün er ya da geç kendinde ve kadınlarda olduğunu bilmesi. Ki, biliriz.
En sevdiğiniz erdem.
Nefret barındırmamak ve merhamet.
Yapmaktan en mutlu olduğunuz iş.
Hikâyelerin peşinden gitmek. Bir de eski kartpostalları toplamak.
Kimin yerinde olmak isterdiniz?
Kedim Ayten’in.
Arkadaşlarınızda hangi özellikler olmasını istersiniz?
Arkadaşlarım, olmasını istediğim ya da istemediğim tüm özellikleriyle arkadaşlarımdır.
Kendinizde gördüğünüz en temel eksiklik.
“Telaşe müdürü,” derdi babam. Neyse ki son birkaç yıldır sakinleşmeyi öğrendim.
En sevdiğiniz renk.
Güzün tüm renkleri. Bir de morun tonları.
En sevdiğiniz çiçek.
Leylak ve unutma beni çiçeği.
En sevdiğiniz kuş.
Karga ve baykuş.
En sevdiğiniz yazar.
Sevgi Soysal, Necati Cumalı, Peyami Safa, Virgina Woolf, Ursula K. Le Guin. Safa, ideolog olma hırsı gütmeseydi büyük yazar olabilirdi.
En sevdiğiniz şair.
Bunu da ayıramam. Edip Cansever, İnanç Avadit, Didem Madak, Birhan Keskin, Arkadaş Zekai.
Tarihte en sevmediğiniz karakter.
Talat Paşa, Hitler, Evren, Türkeş, Çiller ve dünyadaki bütün benzer zalimler.
En çok isteyeceğiniz özellik.
İyi olan hafızamı hep korumak. Asla unutmamak.
Nasıl ölmek istersiniz?
Öylesine korkuyorum ki bundan. En iyisi fark etmeden, uykumda ya da sarhoşluk ânımda galiba. Ölümün gelişinin tek bir ânını hatırlamadan, bilmeden.
Hayattaki sloganınız.
“İnsanlık onuru işkenceyi yenecek.” “Kadın dayanışması yaşatır.”
Şu anki ruh haliniz.
Sakinim.