siz nasıl şükranla dolmuştunuz Agnes’e
hani onun Plajları’nı izlemiştiniz
bir belgeselin vereceği en yüksek doyum
arındım mı yıkandım mı demiştiniz
tam hatırımda değil şimdi
ama anlaşılır bulmuştum ilk okuduğumda
belli ki sarsıcı, kişiyi içten zorlayan bir itki
aktarmak, ulaştırmak o duyguyu kaynağına,
ki aslında sanatçının bile bilmediği
bilmem bugüne değin başarabildiniz mi
bana da uğrar o duygu arada, bilirim
sanırım o yüzdendir anlamam
ve genelde sizden bir şey okuyunca
gönderen veya dalgınlık kursları, mesela
doğrusu ben de söylemek, iletmek isterdim
o sahici kıpırtıyı
ve içimde harekete geçen okur/yazarı
ama henüz becerebilmiş değilim bunu
ne de ciddi bir teşebbüsüm olmuştur şimdiye dek
arada kalan birkaç cılız mektubu saymazsak
evet, günümüz koşullarında şaşılası bir durum,
kabul ediyorum
isterim ki edebiyat yine aracı olsun
bir yazının getirdiğini götürmek
başka bir yazıya düşsün
ve böylece hepsi, her şey, kalsın
herkes tarihe kendi notunu düşsün
Mesut Barış Övün
Artistik Bellek’in 18. sayısında yayımlanmıştır.