Keşke ben yazsaydım dediğiniz kitap var mı?
Mann’ın Venedik’te Ölüm’ü. Öyle büyük, kuvvetli ve kısa ki.
Yirmi beş yıl sonra çalışma alanınız neye benzeyecek sizce?
Birçok grafik roman olacak. E-okuyucular dünyaya egemen olamayacak. Kitap yaşayacak. Edebi kurmaca, dar alanda sürecek. Herkes “yayıncılıkta kötü zamanlar yaşıyoruz”, “Booker’a Amerikalıları dahil etmekle hata yaptık” ve “gençler roman okumaya odaklanamıyorlar” demeye devam edecek. Bir parlak zekalı, şu anda ilkokula yeni başlamış biri, çıkıp androidlerle ilgili bir roman yazacak, androidlere neden insan haklarının verilmesini ve hukuki koruma sağlanması gerektiğini anlatarak dünyayı afallatacak.
Çağdaşlarınızdan kimler/hangileri 100 yıl sonra da okunacak?
Philip Roth. Okurlar ondan, yirminci asrın sıkıntı ve kaygılarıyla ilgili her şeyi öğrenebilecek. Bilhassa Portnoy’un Feryadı olmak üzere, komik başyapıtları bu özelliklerini koruyacak. Eğer işler sarpa sararsa, yirmi ikinci asırdakiler Roth’un Amerikan faşizmi anlatılarını okuduklarında ağızları açık kalacak.
Değerinin hiç teslim edilmediğini düşündüğünüz yazar ya da kitap hangisi? Ve neden?
Austin Wright’ın “Tony and Susan” romanı. Bir roman okumakla ilgili sürükleyici bir gerilim. Wright’ın koyduğu kötü başlık okurları uzaklaştırmıştı. Gece Hayvanları filmi sayesinde daha çok okur kitabı keşfeder umarım.[1]
Gereğinden fazla büyütüldüğünü/abartıldığını düşündüğünüz yazar ya da kitap hangisi? Ve neden?
Graham Greene’in Meselenin Özü adlı romanı. Olay örgünüzü Tanrıya emanet etmek kötü bir fikir.
Herhangi bir zamanda ve mekanda yazar olma şansınız olsaydı, ne zaman ve nerede olurdunuz?
17. asır sonlarındaki Londra’da. İngiliz Aydınlanması’nın kahramanlarıyla, Newton’la, Flamsteed, Boyle, Hooke ve diğerleriyle birlikte kahve yudumlama şansım olurdu. Belki de Kraliyet Cemiyeti’nde Samuel Pepys’e rastlardım.
Yıllar içinde yazdıklarınız üzerinde bir değişiklik yapabilseydiniz, bu ne olurdu?
İlk kitabım İlk Aşk, Son Törenler’den itibaren yazdığım tüm o fiyakalı virgülleri atar, yerlerine nokta koyardım. Ayrıca, paragrafların uzunluğunu daha makul tutardım.
En az sevdiğiniz kurgu karakteri?
Emma Bovary – ne olduğu ya da yaptığı herhangi bir şey için değil, zavallı şey, ama yaratıcısının yarattığı tüm anlatı sadizmi için, çizginin dışına çıkmak için katlandığı tüm acılar için.
Rezil Rüsva Olma Oyunu oynayalım (Bakınız: David Lodge’un Yerleri Değiştirme adlı romanı)[2]: Okumadığınız en ünlü kitap, izlemediğiniz en ünlü oyun, dinlemediğiniz en ünlü albüm, seyretmediğiniz en ünlü film hangisi?
Daniel Deronda, Pericles, Bee Gees’den hiçbir şey. Star Wars, Yüzüklerin Efendisi, Hobbit’ler, Harry Potter’lar, Game of Thrones’un hiçbirini.
Gizli bir yeteneğiniz var mı?
Fena yemek yapmam, bazen.
Hızlı Sorular:
George Elliott mu T.S. Elliott mu? T. S.
Modernizm mi post’u mu? Modernizm.
Jane Austen mı Charlotte Brontë mi? Austen.
Camus mü Sartre mı? Camus.
Proust mu Joyce mu? Joyce.
Knausgaard mı Ferrante mi? Knausgaard.
Jacques Derrida mı Judith Butler mı? Butler.
Hamlet mi Bir Yaz Gecesi Rüyası mı? Hamlet.
Bram Stoker mı Mary Shelley mi? Shelley.
Tracey Emin mi Jeff Koons mu? Koons.
Kaynak: The Times Literary Supplement
Çeviren: Ozan Çororo
[1] Ç.N.: İlk olarak 1993 yılında “Tony and Susan” adıyla basılan roman, 2016 yılında filme uyarlandıktan sonra filmle aynı başlığı taşıyarak “Nocturnal Animals” adıyla yeniden basıldı.
[2] Ç.N.: Lodge’un bu romanında “Rezil Etme”, “Küçük Düşürme” ya da “Aşağılama” olarak çevrilebilecek bir edebiyat oyunu vardır ve evlerde, partilerde oynanan popüler bir oyundur. Oyuncular, henüz okumadıkları edebiyat klasiklerini söylerler ve bu konuda en eksikli olan oyunun galibi olur. Sözgelimi Lodge’un Howard Ringbaum adlı akademisyen karakteri, Hamlet’i okumadığını itiraf eder ve oyunu kazanır ama işini kaybeder. Lodge’un kendisi de Savaş ve Barış’ı okumadığını söylemiştir.