“Las Tesis” eylemlerinin yurdu ve dünyayı salladığı günlerden geçiyoruz. Kadınlar dünyayı yaşanabilir kılmak uğruna haftalardır direniyor, polis şiddetine maruz kalıyor. Erkeklerinse şarkıda “Tecavüzcü sensin, öldüren sensin!” diye işaret edilenlerden biri olmaktan kurtulabilmek için izleyebileceği (başını kuma gömmekten başka) tek bir yol var, üstelik polis şiddeti de görmeden: Davranışlarını feminist bir bakış açısıyla yeniden değerlendirmek.

York Üniversitesi doktora öğrencisi Pamela Clark, bunun için pratik bir liste kaleme almış. “Liberal” olarak tabir edilebilecek  kimi öneriler içermekle beraber, daha iyi rehberlerin ortaya çıkmasına zemin oluşturacak faydalı bir tartışma başlatabileceği için bu rehberi önemli buluyor ve dikkatinize sunuyoruz.

amelie_blog-13

Ev işlerinin %50’sini (veya daha fazlasını) siz yapın.

Ev işlerinin size düşen kısmını, her zaman, kendi iradenizle, üşengeçlik yapmadan, sizden istenmeden, bahane bulmadan yapmalısınız. Bilin ki bizim evcil alışkanlıklarımız ve karşılığı ödenmeyen ev emeğine dair içselleştirilmiş fikirlerimiz büyük ölçüde cinsiyetçidir ve erkeklerin çıkarınadır; öyleyse buna karşı savaşmanın sizin için bir sorumluluk olduğunu kabul edin.

Yakın ilişkilerinizde ve arkadaşlıklarınızda %50 (veya daha fazla) duygusal destek işi yapın.

Kadınların duygusal emek konusunda orantısızca sorumluluk sahibi olduğunu ve bunun onları sevdikleri şeylere ayıracak zaman ve enerjiden mahrum bıraktığını unutmayın.

Kadınlara alan açın…

Birçok kadın gezinirken -özellikle de geceleri veya yalnızken- kendilerini güvensiz hisseder. Tanımadıkları bir erkeğin fazla fiziksel yakınlığı bu güvensizliği arttırmaktadır. Kadınların kamusal alanda maruz kaldığı cinsel saldırı ve tacizleri göz önünde bulundurduğunuzda bunun makul bir duygu olduğunu anlayacaksınız.

Örnekler: Karanlık bir sokakta bir kadınla yolun aynı tarafındaysanız yolun karşısına geçin ki takip edildiğini düşünmesin. Korkması gereken biri değilsinizdir belki ama o anda o bunu bilemez. Toplu taşıma araçlarında, metroda ayakta dikilirken biraz mesafe koyun aranıza. Koltukta otururken bacaklarınızı ağa gibi yaymayın, yayılmayın, toparlanıp oturun.

…ama bir erkek olarak cinsiyetçiliğe engel olabileceğiniz alanlara iyice yerleşin.

Cinsiyetçi yorumlar, şakalar yapan erkeklere karşı çıkın. Bir kadını rahatsız olduğu bir erkeğe maruz kalırken görürseniz dostane bir şekilde ona o adamdan kurtulması için yardımcı olun.

İsim politikası konusunda ilerici olun.

Parterinizle beraber evlilik gibi bir kuruma dahil olmayı düşündüyseniz, ikiniz de soyadlarınızı koruyun. Eğer aranızda ortak soyad kullanma yönünde bir tercih oluştuysa, sizin de eşinizin soyadını alabileceğinizi unutmayın.

Çocuğunuz varsa, ebeveynlik sorumluklarını eşit olarak yüklenin.

Çocuklarınız küçükken evde kalma ve bakımlarını üstlenme konusunda istekli olun. Bakım sorumluluklarının en az %50’sini üstlenin. Bu oranı, çocuklarınızla “oyun vakti” konusunda da koruyun.

Toplumsal cinsiyet rejiminin yüklediği roller konusunda uyanık olun ve bu rollere karşı çıkın.

Örneğin eşli bir buluşmada kadınlar mutfak işi yapıp erkekler muhabbet ediyorsa dinamikleri değiştirin ve erkekleri de iş yapmaya yöneltin.

Toplumsal cinsiyete bağlı dolaylı veya doğrudan güç eşitsizliği konusunda duyarlı olun.

“Fıtrat” olarak kanıksanmış olan ve ırk, sınıf, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, yaş vesaireye dayandırılan güç dengesizliklerinin farkında olun. Bunlardan faydalanarak ayrıcalıklı bir konuma geldiğinizde kendinizi eğitin ve daha adil paylaşımlara yönelin. Diyelim ki ev içi birlikteliğinizde eve daha çok gelir getiren sizsiniz, bunun cinsiyetçi ücret politikasından kaynaklandığının farkında olun, ev içi kaynaklarınızı ve ev işlerini eşit olarak bölüşün ki partnerinizin ekonomik özerkliği artsın.

Kadınlarla olan romantik ve cinsel ilişkilerinizde dürüstlüğün ve saygının hakim olmasını sağlayın.

İlişkide olduğunuz kadınlara davranış biçiminiz kadınlara karşı tutumunuzun aynası niteliğindedir. Feminist teoriye hakim olup partnerinize pislik gibi davranmayın.

Online cinsiyetçilikle karşılaştığınızda vurdumduymaz olmayın.

Internet ortamında, bilhassa sosyal medya platformlarında cinsiyetçi şeyler söyleyen ya da paylaşanlara itiraz edin.

Ev içi/romantik ilişkilerde para konusunda sorumlu davranın.

Para konusundaki sorumsuzluğunuzun, bütçenizi paylaştığınız (ve erkek egemen sistem yüzünden eşitsiz kazanç edinen) kadınlara zarar verdiğini unutmayın. Bu, feminizmin bir meselesidir.

Örnek: Kredi kartı borcunuzun, israfınızın, kumar sorununuzun, parterinizin ekonomik hayatını ve geleceğini etkilemesine izin vermeyin. Mali sorumluluğunuzu yüklenin ve ev içi bütçenin yönetiminde açık ve dürüst olun.

Kadınları süzmeyin, onlar hakkında yorum yapmayın. (yani, çenenizi tutun, yorumunuzu kendinize saklayın.)

Sırf istiyorsunuz ve yapabiliyorsunuz diye kadınlara aç gibi bakmayın. Birini çekici bulabilecek olmanıza rağmen, fark etmek ile rahatsız etmek arasında bir çizgi vardır. Yorumlarınızı, bakışlarınızı fark eden kadının rahatsız olabileceğini unutmayın.

Medyada size bilgi sunan uzmanların ve kamusal figürlerin cinsiyetlerine dikkat edin.

TV’de bir uzmanı dinlerken, gazetedeki bir makaleyi okurken vb., kişinin cinsiyetine dikkat edin. O kişi bir erkekse eğer, ele alınan konunun bir kadın tarafından farklı biçimde yorumlanabileceğini unutmayın.

Erkek arkadaşlarınıza karşı dürüst olun (sürekli onaylayan ya da sessiz kalan “kanki, kardo, kardeşim” olmayın.)

Bir erkek arkadaşınız cinsiyetçi şeyler yapıyorsa (sorumluluklarını üstlenmeyen haybeci bir babaysa, kadınları aşağılıyorsa, partneriyle ortak bütçelerini gizlice harcıyorsa, vs.) dürüst olun ve onu uyarın. Onun yaptıklarının yanlış olduğunu düşünmekle kalmayın, yanlış olduğunu düşündüğünüzü o da bilsin.

Kadın arkadaşlarınız, dostlarınız olsun.

Kadın arkadaşınız yoksa, neden hiç olmadığını düşünün ve arkadaş edinin. Bu ilişkilerin sahici ve anlamlı olmasına dikkat edin. Birbirimizi ne kadar düşünürsek, ne kadar irtibatlı olursak, eşitlikçi bir toplum yaratma şansımız o kadar artar.

Kadın akıl hocaları/liderler edinin. (bir kadının “altında” olun.)

Kendinize bir akıl hocası/çalışacak bir sivil toplum kuruluşu arıyorsanız, bunun kadınlarca idare edilen bir yapı olmasını tercih edin. Kadının otorite olduğu bir konumda çalışmanın size öğreteceği şeyler olacaktır.

Romantik bir ilişkide özel günler ve etkinlikler konusunda sorumlu olun.

Çocuklarınızın doğumgünlerini, yıldönümlerinizi, önemli etkinlikleri siz de hatırlayın. Kutlama yapmak, telefon görüşmelerini üstlenmek, bayram ziyaretlerini organize etmek gibi konularda bütün angaryayı partnerinize yüklemeyin. Onlar sizin de aileniz, dolayısıyla onları hatırlamak, arayıp sormak sizin de sorumluluğunuz.

Kadınların giyimi konusunda zabıtalık yapmayın.

Kadınlar küçüklüklerinden itibaren belirli güzellik normlarının baskısı altında kalıyorlar. Onlara bu normlara uymadıklarını söylemeyin, buna dair davranışlarda bulunmayın, onları bu kriterlere uymaya zorlamayın. Tam tersi bir şekilde, onları bu normları ciddiye almamaya zorlamak da feministçe bir hareket değildir. Bu normlara uymayan kadınlara da türlü zorluklar yaşatıldığını ve kimsenin feminist bir kahraman olmak için bu zorluklara göğüs germek zorunda olmadığını bilin.

Diyelim ki sizin estetik anlayışınıza göre çok fazla ya da çok az makyaj yapıyor, vücut tüylerini çok ya da az bırakıyor. Kadınların kendi bedenlerinin nasıl görüneceğine ilişkin seçimlerine burnunuzu sokmayın. Sizi ilgilendirmez.

Geceleyin ve güvensiz durumlarda yalnız yürümek zorunda kalacak kadın arkadaşlara eşlik etmeyi önerin.

Ama harbici centilmen triplerine girip de eşlik istemeyen kadınları buna zorlamayın.

Başka erkeklerle diyaloglarınıza feminizmi de dahil edin.

Babanız ev içi emeğin %50’sini karşılamıyorsa ona bunu yapması gerektiğini hatırlatın. Bir arkadaşınız kız arkadaşını aldatıyorsa veya hakkında ileri geri konuşuyorsa ona ilişkisinde uyması gereken saygı kurallarını hatırlatın. Sizden küçük erkeklerle, kardeşlerinizle, oğullarınızla bu konularda konuşun.

Fiziksel ve duygusal anlamda kapladığınız alanın farkında olun, ihtiyacınızdan fazla alan kaplamayın.

Konuşmalarda, sohbetlerde, ilişkilerinizde “hava sahanızı” ya da “karasularınızı” adil kullanın. Her şeyi en çok siz biliyormuş gibi davranmayın çünkü öyle değil. Her konuda “açüklama” yapmayın. Bir yerde otururken yedi köyün ağası gibi yayılmayın ki herkes rahatsız olmadan oturabilsin.

Erkekliğinizin kazanılmamış bir ayrıcalık olduğunu ve sizin ondan vazgeçmeniz gerektiğini, kadınların bunun üstesinden gelmek için çaba sarf etmek zorunda olmadıklarını kabul edin.

Kendinizi feminist olarak tanımlayın.

Feminizmden doğal, normal ve saçma olmayan bir düşünce olarak bahsedin. Feminizmin f’sinden naylon görmüş beygir gibi ürkmeyin.

Nijeryalı yazar Chimamanda Ngozi Adichie’nin “Hepimiz Feminist Olmalıyız” başlıklı konuşmasındaki tanımı esas almak işinizi kolaylaştırabilir:

Feminist: “Evet, bugunkü haliyle toplumsal cinsiyette bir sorun var, bunu düzeltmeliyiz ve daha iyisini yapmalıyız” diyen kadın veya erkek.

Çeviren, derleyen ve uyarlayan:
Arif Mutlu, Ozan Çororo