
dudaklarından sarkan mührü–
kağıtlara saplayıp da git: tin.
korkunç bir şiir nasıl güler bilir: im
yaslanır ve dağıtır beni yokluğunla
oturup fizik çalışırım ya da coğrafya
anatomiyle ilgili birkaç şiir yani
ömrüm gül dönümlerinde diken kahrı gibi kalır
korkusuzca açar başındaki kapüşonu
rüzgâra abanan çocukluk
ve çığlıkları kuantum renginde bir çağ
okusaydım, yani biraz daha okusaydım
nuruna inanıp da! şiire bulayacaktım –mitolojiyi
annem eski bir Sümerolog, babam Hitit gazisi
bense! Philo’dan bile daha Helenist bir Makedon
ve bunların hiçbirinin konumuzla ilgisi yok: san
bu da aşkın koylarına demirleyen bir iltihap: tan
öksürür durur sabahı,
öksürür durmaz akşamı
yanmış, çitlerine takılıp da kalmış içimdeki kan: guru
insan! gürültüsüyle tartışmasız tahribat
fitilimi kurcalayan! aşkını da bana kakmış
dudaklarından sarkan mührü–
avuçlarıma doldurdu kağıt.
sana bir şiir gibi indim
üç kere oku beni! ve insanlarına dağıt.
Çağın Özbilgi