
Haluk abinin buzhanenin arka tarafında kalan depoyu çevirmişler. Tabela yok. Bilen gelsin ağzı gevşek olan uğramasın. Etraf elma işine gelen Ankaralı kabzımal kaynıyor. Cepleri tıka basa dolu. Pullu pullu elbiseler bir iki derme çatma masa bolca rakı. Çingen oğlu Ali çoluk çocuk gelmiş. Cümbüş, klarnet keman çalıyorlar. Vakit Eylül. Hava rakı içerek ısınılacak hava değil diyorum. Buluruz bir yolunu diyor Menekşe. Müzikten sesi duyulmayınca başını kulağımın dibine yaklaştırıyor. Nefes. Ucuzundan bolca parfüm. Allah var güzel kadın.
Adın ne senin dediğim zaman sen bari yapma Ali diyor. Adın Halime olsun. Halime. İsimlerin en güzeli nihayetinde. Buzhanenin soğuğu gelmesin diye karton koymuşlar duvara. Üzerinde gazeteler. “Akçay köprüsünün orada iki grup çatıştı: Ölü ve yaralılar var.” Gözlerim çalgıcıların oturduğu elma kasalarına, gazetelere, Menekşe’ye takılıyor. Aklım benden uzak. Memleket bir iki gizli saklı kuytu dışında olabildiğine sessiz. Halime gibi memleket. Gidişi bir düğün ben cenaze. Bu kaçıncı gece sessiz. Allah razı olsun paşadan diyor babam, it kopuk çekildi sokaktan. “Sarhoşları da alaydı keşke.” Elleşme çocuğa derdi var diyor annem. Derdim var ya hadi diyelim memleket kurtuldu da ben nasıl kurtulayım bu dertten.
Her akşam böyle. Akşama kadar elma teklerim. İşçi kızlarla bahçe arasında oynaşan tahtacı amelelere laf söylerim. Valla komünist var burada diye ararım jandarmayı deyip garipleri korkutur, zaman geçiririm. Hakikaten de korkarlar hani. Yevmiye yanacak da akşam aleme gidemeyeceğiz diye üzülürler.
Akşam olur gün batar doğru çukura giderim. Evinden uzak tüccarların cebinden bir bir para çıkarmasını izler, Halime der halime yanarım.
Zaman geçer, devran döner.
Halime gelin olalı bugün yirmi gün oldu. Gece vakti eve geldim. Salonun ışığı yanık. Devrilmemek için yavaşça geçeyim derken şeytan dürttü. Kapıyı araladım. Anam yazmayı cenaze var gibi sıkıca bağlamış. Babamın elinde tespih, duymasın diyor. Duyarsa aldık başımıza belayı. Valla gider getirir kadını. Nefesimi tuttum. Kominist miymiş evlendiği adam dedi anam babama. Okulda bir şeylere karışmış ondan zahir almışlar dedi. Kahvede fısır fısır konuşuyorlar da oradan duydum dedi. Tövbe bismillah, aman diyeyim hacı, bu bizim deli oğlan jandarmaya bildirmiş olmasın adamı. Valla el gün içine çıkamayız. Pat diye açtım kapıyı. Babam ne diyecekti de dudakları kilitlendi anam ne cevap bekledi dayanamadım. Bana ne elin adamından, bana ne elin kadınından, evlenmiş gitmiş, ikisinin de gölgesinden geçmedim, günahımı almayın dedim. Geç oldu hadi yatalım dedi anam babama. Ben öyle odaya girince nefesimi kokumu duymazlacalandı.
Gerisingeri döndüm.
Haluk abinin oraya geldim. Hava ayaza vurmuş. İçerden ince bi saz sesi geliyor. Işıkları azaltmışlar. Menekşe orada. Az evvel gitmedin mi Ali, hacı baban eve mi almadı yoksa dedi. Oturdum. Çaldılar söylediler. Saat sabaha karşı dörde geldi. Mekan kapandı.
Çingen oğlu, çocukları eve gönderdi. Ne oldu Ali uyuyamadın mı dedi. Uyuyamadım adaş dedim. Sırıttı. Kucağına klarneti aldı. Atla dedim. Vara vara vardık kaldığımız yere. El mahkum çekeceğiz biz bu derdi dedim. Çalayım Alim bi de senin için çalayım dedi. Başladı çalmaya. Hoca Allah-u ekber sus dedim çingene. Aşık adama günah mı olur Ali çalalım dedi. Çaldı. O çaldı ben söyledim. O çaldı ben içtim.
Kaç zaman geçti kaç şarkı bitti bilmiyorum. Zaman en son nerede kaldıysa oradan zerre miskal kımıldamıyor gibiydi. Ama bir rüzgar geldi yüzüme. Bir perde aralandı Halime’nin oradan. Bembeyaz teni simsiyah saçı görünür gibi oldu. Elimi kaldırdım Halime aç kalbindeki perdeleri güneş girsin odama dedim, laf ağzımda tükenmeden jandarma sirenleri çaldı.
Komutan dışarıya adım atasıya, İstiklal marşını çal koca usta, istiklal marşını çal dedim. Hazırola geçtik. Başladım İstiklal marşını söylemeye. Ben İstiklal marşını söyleyince askerler de hazırola geçti. Yeni yetme bi subay indi arabadan. Susturdu bizi. Perde kapandı. Dünya karardı. Karakola geldik.
Adın ne dedi hakim, Ali Sertoğlu dedim. Ana adı: Rahime. Baba adı Mustafa.
Adın ne dedi çingen oğluna Ali dedi. Ali Eren. Baba adı Hasan Eren. Ana adı Hasibe Eren. Halime Keskin isimli kadını tanıyor musunuz dedi. Tanımıyoruz dedik. Sırayla konuşun dedi. Sırayla konuştuk. Kocası Mehmet Keskin’i tanıyor musunuz dedi. Komünist diye duyduk hakimim dedim.
İstiklal marşı ile dalga geçmekten, milli eğitimde örgütlenen kominist öğretmene yandaşlık etmekten, lakabı çingen oğlu olan Ali Eren isimli şahıs ile örgüt kurmaktan dedi.
Halil Yörükoğlu