Şair Devrim Horlu’nun yayına hazırladığı Kemal Tahir’in notları İthaki Yayınları etiketiyle okuyucuyla tekrar buluşuyor. Yayınevinin izniyle, Kemal Tahir’in notlarından çok kısa tadımlık bölümler yayımlıyoruz.
Tanıtım bülteninden:
“Burada canımın hiç sıkılmadığını, hayatımdan memnun olduğumu, bugün dünden ziyade ve yarından daha az ümitli olarak kurtuluşumuzu beklediğimi elbet anladın. Köpoğlu dünya, yuvarlana yuvarlana namuslu bir yere gidiyor, inşallah bu kocaman boğuşmada memleketimiz muharebeye hiç girmeyecektir. Kırk yılda bir kere şu Anadolu milleti bir harpten hariç kalsın. Milletin alın teriyle kurulan köprüler, fabrikalar, döşenen yollar, harap olacak diye bir üzülüyorum.”
1950 Öncesi Cezaevi Notları adı altında toplanan bu ciltte Kemal Tahir’in yazmayı düşündüğü romanlar için aldığı notların yanı sıra dönemin siyasi ve kültürel havasına dair düşünceleri de yer alıyor. Edebiyatımızın en önemli yazarlarının başında gelen Kemal Tahir, Notlar aracılığı ile bugünün ve yarının yazarlarına neyi nasıl yapacaklarına dair ipuçları sunuyor.
Tadımlık:
“Resim İslamiyette neden günahtır?”
“Siz nesiniz?”
“İtalyanım.”
“Sizin Kralınız sikkesini taklit edene ne yapar?”
“Ceza verir.”
“İnsan da Allah’ın sikkesidir. Taklit etmelerinden hoşlanmaz.”
Ben bunu kâfire yalan söyledim. İslamiyette resim günah değildir. Günah değil desem hocaların cahilliğini gâvura tasdik etmiş olacağım. Cahil hoca, resim koyarsan cami kiliseye döner, namaz kılan Müslümanın gözü kayar da aklını şaşırır diye düşünmüş. Namaz fasit olurmuş. Ama namaz kılan Müslüman, dini bütün herifse Allah’ın huzurunda dünyayı unutacak, şurada zina etseler farkına varmayacak. Gel de bunu hoca habisine anlat. Kendi yüreğinde faiz hesabı dolu, seni, beni de kendi gibi bilir.
Tanıtım bülteninden:
“Tarihsiz toplumların yazarları olmaz. Yazarlığa girişmiş kişileri bulunsa da bunlar büyük eserler meydana getiremez. Sanatçıların, son hesaplaşmada, dayandıkları güç tarihleridir. Milli tarihler sanatçılarla milletleri arasında kesin anlaşma köprüleridir. Tarihi bilmeyen kendini bilemez. Kendini bilmeyen içinde yaşadığı toplumu meydana getiren insanların cevherini bilemez. Gerçekçi yazar, insanlarının çeşitli olaylar karşısında nasıl davranacaklarını, neden böyle davranacaklarını en az yanılgıyla kestirmek gücünü tarihten alır. Tarihle ilgilenmek gerçek sanatçı ile sanatçı geçinen madrabazları birbirinden ayırabilmekte ciddi okurlar için de şarttır.”
Kemal Tahir’in Devlet Ana’dan sonra yazmak istediği Topal Kasırga romanı için aldığı Notlar, tarih bilincinin ve geçmişi tüm çıplaklığıyla anlamaya çalışma çabasının bir yazar için ne denli mühim olduğunu gösteriyor. Kemal Tahir, toplumun reflekslerini önceden sezebilmek için tarihin bilinmeyenlerine doğru hassas bir kazı yapıyor bu metinlerde. Roman Notları 1 olarak yayımlanan bu ciltte yazarın tarihe ve edebiyata bakış açısının izlerini görmek mümkün.
Tadımlık:
Batı uygarlığına yetişmek, Batı uygarlığını geçmek demek, Batı’dan daha gaddar sömürücü olmak, Batı’daki kıyıcılığı geçmek anlamına gelir. Batı’nın kendisi sanırım bu beladan kurtulmaya çabalamaktadır. Becerir mi, beceremez mi? Becerirse n’olur? Burasını pek kestiremiyorum. Fakat beceremeyeceğe benziyor. Beceremezse tarihte cinsi yitmiş uygarlıklar gibi çok rezil bir uygarlık olan Batı uygarlığı da batıp gidecektir.
S – Bence roman, konusuyla, kişileriyle, felsefesiyle büyük sanat eseri olmalıdır. Hele madrabazlıkların hiçbir çeşidiyle uzaktan yakından ilintili olmamalıdır. Romanı madrabazlıklardan, romancının onurlu kişiliği ile derin bilgisi kurtarır.
S – Türk romancılığı bence bugün, dünya romanının en üst çizgisine ulaşmış sanat kolumuzdur. Bu da gerçek Türk romanının doğması sayesinde mümkün olabilmiştir. Ben bütün onurlu, bilgili, çalışkan yazarlarımıza saygı duyarım.