İlk öykü kitabı “Kasırga ve Yaban Mersinleri” 2017’de Dedalus Kitap tarafından yayımlanmıştı Çiyil Kurtuluş’un. Kurtuluş’un yeni öykü kitabı “Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı” Notos Kitap etiketiyle geçtiğimiz ay okurla buluştu.
Kadın erkek ilişkileri, aşk-aşksızlık, iletişim-iletişimsizlik, yalnızlık, yabancılaşma, anneler ve kızları, babalar, ölüm, modern hayatın bitmek bilmez sıkıntıları ve umutları Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı’nın temel izleklerini oluşturuyor. İlk öykü “Eşyalar ve Güller”de anlatıcı kahramanın eşi ve annesiyle olan ilişkisine odaklanıyoruz. Bağlılık ve kopma gerçeğinden hareketle kırılgan bir ilişki bu. Aralarındaki bitmek bilmez gerilimler ve yakınlıklar, sevgi ve nefret ilişkisi alt metinde saklı. Giysiler, aksesuarlar, mekânlar, eşyalar kısa ve yalın cümlelerle betimleniyor, yazarın sözcük seçimleri titiz, yeniden okumalarda farklı anlamlara açık. İncelikli ayrıntılar sayesinde hızla akıp giden hayattan alınan kesitlere bakıyoruz.
Kurtuluş, Oggito’da yayımlanan derinlikli söyleşisinde “İlla finalde kanlı bir bıçak görmemiz gerekmiyor,” dese de başkahraman Avukat ve işkencecisi Albay’ı ele aldığı “Basit Bir Hesaplaşma” öyküsü, polisiye bir romanın çelik çekirdeğini taşıyor. Hesaplaşma hiç de basit değil aslında, alt metninde derinlikli bir tarih yatıyor. Yazar, anlatıcılar aracılığıyla olayları akışına bırakıyor ve okurlarıyla hayatta olması gerektiği gibi tanıştırıyor öykü kişilerini, tabii ki modern öykü sanatının gereklerini hayata geçirerek. Olup biteni anlamak için cümlelerin tekrar tekrar okunmasına gerek yok ama öyküler öyle hızlıca okuyup anlaşılacak kadar açık da değil. “Hışırtı”da zaten bitmiş bir ilişkiyi kurtarmaya çalışan kadın kahramana bakıyoruz. Korku ve endişelerin yarattığı kadın dayanışması belki ilişkiyi kurtarmaya yetmiyor ama yeni yolculuklara, umuda yelken açması için kahramana güç veriyor.
Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı’nda yer alan öykülerdeki ayrıntılar yeni okumalar sırasında gün yüzüne daha çok çıkıyor. Sürprizli ya da sonuna kadar geren öyküler okumuyoruz. Akıp giden hayatlarımızdaki anlar içinden ve yaşadıklarımızdan yola çıkarak yazılan öyküler, incelikli ayrıntılar ve özlü cümlelerle ipuçları bırakıyor, okursa bu ipuçları üzerinden iz sürüyor. Okuru öyküden koparan uzun girişler, süslü betimlemeler, işlevsiz diyaloglar yok.
Tiyatro oyunu tadında akıp giden ve zihinde yer eden diyalogların geliştirdiği öyküler de okuyoruz. “Biz Bir Aileyiz”de hikâye belirgin, kız kardeşlerin duyguları ön planda. Çok sayıda aile üyesinin öyküde görünür olmasındaki temel amaç, kız kardeşlerin kırılgan ilişkisini vermek. Ayrıntılar dili, kurguyu belirliyor. Kısa cümleler ve hızlı akıştaki amaç kısa bir süre için bir araya gelen kız kardeşlerin ilişkisine yoğunlaşmak. Diyaloglar özlü, yoğun ve duygu yüklü, kız kardeşlerin ilişkilerinin tarzını ve işleyişini açığa çıkarıyor. Beklentiler, kırgınlıklar, takıntılar, geçmişin yükü ve gelecek… Aramızda Bir Bahçe Yakınlığı’ndaki öykülerin huzursuz karakterleri, bazen bir nesneye, bazen bir çocuğa ya da anlatıcının olmak istediği başka birine dönüşüyor. Nesne ile insan arasındaki duygu aktarımları, sezgiler etkileyici biçimde veriliyor. Huzursuzluk, yüzleşme, iç hesaplaşma, kadın olmanın zorlukları, aile içi sorunlar gibi izlekler karakterlerin devinimine ortak olan okura yalın, akıcı ve özlü bir dille aktarılıyor. Her an kopup gidecek, bozulacak ve bitecekmiş gibi duran kırılgan ilişkiler, günümüz modern hayatına özgü kadın erkek ilişkileri sürekli su yüzüne çıkıyor.
Kendine özgü biçemi yoğun bir çalışmayla ürettiği hemen her anlamda belli olan Kurtuluş; yormadan, hikâyesini sesler, sözler, eşyalar ve aksesuarların bıraktığı izlerle okurun çoğaltımına sunuyor. Anlatmak istediğini okurun gözüne sokmadan sadece göstermeye dikkat ederek üretiyor. Öykü kişileri yaşıyor, bizi tanıdık hayatlarımızla yüzleştiriyor.
Hakkında daha çok okunması, yazılması, konuşulması gereken, nitelikli ve etkileyici bir öykü kitabı var elimizde.
Serkan Parlak