Barnard Koleji sadece kadınlara eğitim veren, New York’ta bulunan, köklü bir eğitim kurumudur. Toni Morrison’un 1979 yılında, Barnard Koleji’nin mezuniyet töreninde yaptığı bu konuşmayı Çağla Taşkın çevirdi.

Toni Morrison, Barnard Kolej'de mezuniyet konuşması yapıyor, 1979
Toni Morrison, Barnard Kolej’de mezuniyet konuşması yapıyor, 1979.

Sizi biraz geçmişe götürerek başlayayım. Üniversite günlerinden önceye. Vakti evvelinde Sindirella’yı ilk duyduğunuz, okuduğunuz veya zannediyorum ki hatta “gördüğünüz” anaokuluna. Çünkü benim üzerine konuşmak istediğim, Sindirella; çünkü bende bir ivedilik hissi uyandıran, Sindirella. Bu peri masalının insanı huzursuz eden tarafı, özünde bir diğer kadının kötü muamelesiyle bir araya gelen ve bir arada kalan kadınlardan oluşan hane halkının -dilerseniz dünyanın deyin- hikayesi olması. Elbette daha ziyade müphem, ortada olmayan bir baba ile son anda yetişen, ayak fetişisti bir prens de var. Bir de tabii Sindirella’nın hem kederinde hem de kurtuluşu ve mutluluğunda payı bulunan naip (vaftiz ve üvey) “anneler” var. Fakat benim ilgimi çeken, üvey kız kardeşler. O genç kızlar için bir başka kızı köleleştiren bir anneyle büyümek, onu izlemek ve taklit etmek kim bilir ne kadar yıkıcı olmuştur.

Bu kızların hikaye sona erdikten sonraki akıbetlerini merak ediyorum. Zira yakın zamanlı uyarlamaların aksine kız kardeşler büyük ayakları olan çirkin, sarsak, aptal kızlar değillerdi. Grimm hikayelerinde “güzel ve hoş görünümlü” olarak tasvir edilirler. Onlarla tanıştığımızda mevki sahibi, güzel, zarif kadınlar olduklarını görürüz; güç sahibi oldukları belli olan kadınlardır. Bir diğer kadının şiddet dolu tahakkümünü izleyip bir parçası olduktan sonra başka çocukları köleleştirme sırası onlara geldiğinde veya kendi annelerine bakmak zorunda kaldıklarında o kadından daha az gaddar olabilecekler midir?

Bu tamamıyla orta çağa ait bir sorun değil. Son derece çağdaş bir sorun: Tarihsel olarak, diğer kadınlara yöneltilen feminen güç, “maskülen” olarak tariflenen bir üslupla uygulanmıştır. Yakında siz de birebir aynısını yapabilecek bir konumda olacaksınız. Nasıl bir evveliyatınız (zengin veya yoksul) olursa olsun, ailenizin eğitim geçmişi ne olursa olsun Barnard’da size sunulanlardan faydalanıyorsunuz; bu yüzden siz de üvey kız kardeşlerle aynı ekonomik ve sosyal statüye yükselecek, onların sahip olduğu güce sahip olacaksınız.

Sizden kız kardeşlerinize uygulanan baskının bir parçası olmamanızı rica etmek değil, size bunun bir parçası olmamanızı söylemek isterim. Çocuklarını istismar eden anneler kadındır ve –bir kurumun değil– bir diğer kadının ona ket vurmaya gönüllü olması gerekir. Okul servislerini ateşe veren anneler kadındır ve –bir kurumun değil– bir diğer kadının onlara kendilerine ket vurmalarını söylemesi gerekir. Diğer kadınların kariyerlerinde yükselmelerini engelleyen kadınlar kadındır ve mağdurun yardımına bir diğer kadının koşması gerekir. Müşterilerini aşağılayan sosyal hizmet ve kamu görevlileri kadın olabilir, diğer kadın meslektaşlarının bu öfkeyi başka yöne çevirmesi gerekir.

Kadının kadına uyguladığı şiddet –mesleki şiddet, rekabet şiddeti, duygusal şiddet– beni korkutuyor. Kadınların diğer kadınları köleleştirme hevesi beni korkutuyor. Çalışan kadınların dünyalarındaki kıyıcılığın kusursuzluğu beni korkutuyor. Sizler, kimin çiçek açıp kimin solup gideceğine sizin karar verebileceğiniz dünyadaki yerlerinizi alacak kadınlarsınız; yoksulluğu hak eden ile yoksulluğu hak etmeyeni birbirinden ayıracaksınız; hangi hayatın gözden çıkarılabilir, hangisinin elzem olduğuna kendiniz karar verebileceksiniz. Bunu yapacak güce sahip olacağınız için bunu yapmaya hakkınız olduğuna da kani olabilirsiniz. Eğitimli kadınlar olarak ikisini birbirinden ayırt etmek, yapacağınız ilk iş.

Hırslarımıza kulak verdiğimiz kadar, besleyip büyüten hassasiyetlerimize de kulak vermemizi öneriyorum. Özgürlüğe doğru yol alıyorsunuz, özgürlüğün işlevi bir başkasını özgür kılmaktır. Kendinizi gerçekleştirmeye doğru yol alıyorsunuz; bu kendini gerçekleştirmenin sonucu, sizin kadar önemli bir şey daha olduğunu ve bu bir o kadar önemli şeyin Sindirella veya üvey kız kardeşiniz olabileceğini keşfetmek olmalıdır.

Kişisel hedeflerinize ulaşmaya doğru çıktığınız gökkuşağı yolculuğunda kararlarınızı yalnızca kendi selametinizi ve güvenliğinizi gözeterek almayın. Hiçbir şey güvenli değil. Her şeyin her zaman güvenli olageldiğini veya başarmaya değer herhangi bir şeyin güvenli olması gerektiğini söylemiyorum. Kıymetli şeyler nadiren güvenlidir. Çocuk sahibi olmak güvenli değildir. Statükoya kafa tutmak güvenli değildir. Daha önce yapılmamış işi seçmek güvenli değildir. Veya eski işi yeni usulle yapmak. Her zaman sizi durduracak birileri olacaktır.

Fakat en büyük amaçlarınızın peşinden giderken kişisel güvenliğinizin üvey kız kardeşinizin güvenliğini zayıflatmasına müsaade etmeyin. Hakkınız olan gücü uygularken bu gücün üvey kız kardeşlerinizi köleleştirmesine izin vermeyin. Kudretiniz ve yetkiniz, içinizdeki o besleyip büyüten ve değer veren yerden el alsın.

Kadın hakları yalnızca bir soyutlama değildir, bir davadır; aynı zamanda kişisel bir meseledir. Yalnızca “biz” ile ilgili değildir; aynı zamanda benimle ve seninle ilgilidir. İkimizle.

Toni Morrison

Çeviren: Çağla Taşkın

Kaynak: Toni Morrison, Mouth Full of Blood: Essays, Speeches, Meditations, Vintage Digital, 2019