
gitmeden çok uzun süre önce
bir keresinde beni aramış da
ağlamaklı bir sesle
“hrant dink’i vurdular” demiştin
bir hayli zaman sonra
bambaşka bir gidiş
hayatımda açtığın boşluğu fark ettirmiş
ağlatmıştı beni
yere serdiğim eski bir gazetede
charles aznavour’un öldüğünü okumuştum
neden dedim kendime
neden charles aznavour’un öldüğünü söyleyecek kimsem yoktu benim
neden robin williams öldüğünde
“yahu bay keating ölmüş, biliyor musun?” diyeceğim kimse olmadı
o, yaza devrilen bahar gecelerinde
beni çağırır, gel sör, derdin
gel de şarkılar söyleyelim çaresizliğimize
sonra gitarını usulca çıkarır
boynunu eğer, parmaklarını tellere değdirir
çalardın, bilmediğimiz ülkeleri
bildiğimiz nedenlerle özlerdik
ağlardın
bu derdin, johnny cash
şimdi çalacağım da, kris kristofferson
oturup öylece izlerdim seni hayranlıkla
uzaklarda, pamuk ve mısır tarlaları gözükürdü
arabalar, kamyonlar görürdük tepelerin yamaçlarında
bir adam ha babam bağırırdı rüyalarımda
içim daralırdı benim
ama sen hemen eski bir filmden
bir şarkının sözlerinden konu açar
dağıtırdın kasvetimizi
bitecek derdin
bir gün bitecek ve kurtulacağız
korkma
Mehmet Kabakçı
Gerçekten hissediyiniz duyguyu anlıyabiliyorum Geçmeyen Kaygı