1963 yılından beri verilen ve evvelce Jorge Luis Borges, Simone de Beauvoir, Milan Kundera, J.M. Coetzee ve Don DeLillo gibi yazarların layık görüldüğü Kudüs Ödülü, 2001’de Susan Sontag’a verilmiş. Yazarın 9 Mayıs 2001 tarihinde, Kudüs’te yapılan ödül töreninde yaptığı uzunca konuşmadan bazı bölümleri çevirmeye çalıştım.

Onur Çalı

b7f153902d071e0faba66e9064d11e5f
Susan Sontag, Salman Rushdie, Toni Morrison

Bir ödül, önceki yıllarda kimleri onurlandırmayı seçtiğiyle de onur barındırır kendinde. Buna göre, polemik yaratabilecek bir isme ve görece kısa tarihine bakıldığında Kudüs Ödülü, yirminci yüzyılın ikinci yarısının en iyi yazarlarından bazılarına verilmiş durumda. Bir edebiyat ödülü olduğu aşikar olmasına rağmen, adı Kudüs Edebiyat Ödülü değil de Toplumda Bireyin Özgürlüğü Kudüs Ödülü. Bu ödülü daha önce kazanmış tüm yazarlar, Toplumda Bireyin Özgürlüğünü gerçekten savunmuşlar mıdır? Onların, şimdi “bizim” demek durumundayım, ortaklaştığı şey bu mu? Sanmıyorum. Geniş yelpazeye yayılan farklı siyasi görüşlerde olmaları bir yana, bazılarının Büyük Sözcükleri çok fazla kullandıklarından bile emin değilim: Özgürlük, birey, toplum… Ama önemli olan bir yazarın ne dediği değil, bir yazarın ne olduğu. Yazarlar, edebiyat topluluğunun üyelerini kastediyorum, bireysel görüşte inat etmenin (ve buna olan ihtiyacın) sembolleridirler.

(…)

Söz gelimi, “barış” sözcüğüyle ne demek istiyoruz? Çatışmanın olmamasını mı kastediyoruz? Bir unutuşa mı işaret ediyoruz? Bir aftan mı bahsediyoruz? Yoksa büyük bir yılgınlıktan, yorgunluktan ve kin duygusunu boşaltmış olmaktan mı bahsediyoruz? Bana öyle geliyor ki birçok insan “barış” demekle zaferi kastediyor. Kendi taraflarının zaferi. Onlar için “barış” bu demek, diğerleri içinse yenilgi.

(…)

“Bireysel” için günümüzdeki bitmek tükenmek bilmeyen propaganda, “bireyselliğin” kendisinin giderek bencilliğin diğer adı olmaya başlamasından dolayı bana çok şüpheli gelir. Kapitalist bir toplum, “bireyselliğe” ve “özgürlüğe” övgü konusunda yerleşik bir ilgiye sahiptir ki burada kastedilen; benliğin sürekli pohpohlanması hakkından ve alışveriş yapma, tüketme, kullanma ve eskitme özgürlüğünden fazlası değildir.

(…)

Yazar kişi düşünce makinesi değildir. Memleketlim olan bir siyahi şairin, Afro-Amerikalı bazı yakın arkadaşları tarafından ırkçılıkla ilgili şiir yazması konusunda sıkıştırıldığında dediği üzere: “Yazar dediğin, müzik kutusu değildir.”