Adsız

Geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz usta polisiye yazarımız Celil Oker’in “Kramponlu Ceset” romanının başkahramanı, kendi deyimiyle Hava Kuvvetleri’nden müstafi, THY’den kovulma, kendine saygısı olan hiçbir ‘frequent flyer’ın adını bile duymadığı sekizinci sınıf charter şirketlerinde bile tutunamayan, sayenizde MS Flight Simulator’un Cessna’sını bile adam gibi indirmeye teşebbüsten aciz eski pilot, ex-kaptan, nevzuhur özel dedektif Remzi Ünal. Yeni bir işe çıkıyor. Peki Remzi Ünal neden özel dedektiflik yapıyor: “Başkalarının ne yaptığını bilmek isteyenler de çok, ne yaptığının bilinmesini istemeyenler de.”

Remzi Ünal, aikido kursunda tanıştığı reklamcı arkadaşı aracılığıyla bir iş teklifi alır. Karasu Tekstil şirketinin üçüncü ligdeki takımı Karasu Güneşspor’la ilgili bir şike bilgisinin aslı astarını öğrenmesi için patron İlhan Karasu tarafından görevlendirilir.

“Karasu Güneşspor’u biliyordum. Üçüncü lige geçen yıl çıkmış bir İstanbul semt takımıydı. Karasu Tekstil’in sponsorluğuna girdikten sonra toparlanmış, yıllar yılı süründüğü amatör kümeden sıçrayıvermişti. Önemli sayılan birkaç transfer yapılmıştı, epey para harcanmıştı bildiğim kadarıyla. Sezonun sonu yaklaşırken çok parlak değildi bildiğim.”

Bu işe hem şan reklam hem de eski ortağıyla rekabet için girmiştir Karasu. Eski ortağı, en büyük rakibi yine hazır giyim şirketi patronu Cem Tümer’in takımı Merkez İdman Yurdu ile aralarında bir puan vardır, son maç ikisinindir ve kaybeden düşecektir. İlhan Karasu’ya takımının kalecisi ve sol beki hakkında ligde kalacak takımın belirleneceği son maçı sattıkları bilgisi iletilmiştir, bir süre sonra buluşma yeri bilgisi de gelir. Aslı varsa Karasu Güneşspor ligden düşecektir. “Maç cumartesi günü saat üçte, o saate kadar işin doğrusunu bulmanı istiyorum. Aslı varsa takımdan keseceğiz, yoksa kimseye bir şey söylemeden çıkacağız maçımıza… İşin doğrusunu da ne kadar erken öğrenirsek o kadar iyi,” der patron, Remzi Ünal’a.

Halkla ilişkiler müdiresi Dilek Aytar, bayiler için düzenlenen sonbahar-kış koleksiyonu sergisinde futbolcularla tanışması için Remzi Ünal için gerekli düzenlemeyi yapar. Önce üçüncü lig maçlarının oynandığı stat yakınlarında kendine ait stüdyosu olan ve maçlarda fotoğraflar çeken, gazetelere skor geçen muhabir Yıldırım Soğancı, Esma Sultan Yalısı’ndaki davette; hemen ardından Karasu Güneşspor’un sol açığı Muharrem, geceleri taksi şoförlüğü yaptığı otomobilde öldürülür. Olayların gerçek yüzünü romanın anlatıcı başkahramanı Remzi Ünal sayesinde öğrenmeye çalışırız ancak onun da başına ağır bir cisimle vurulduğunda işler iyice sarpa sarar.

“Dedektif Remzi Ünal iki ceset, kayıp bir genç kız, çekici ve başarılı bir halkla ilişkiler uzmanı, meraklı bir reklamcı, patronun şımarık oğlu ve hevesli bir fotoğrafçı çırağı gibi kanlı canlı karakterlerin arasında her zamanki sakin ve korkusuz tavrıyla şike, aldatma, üçkağıt ve hırs etrafında şekillenen suçları çözüyor. İki hazır giyim devinin hem kendi hem de satın aldıkları üçüncü lig futbol takımları arasındaki rekabet, futbol dünyasındaki patronluğun incelikleri, iş yaşamının acımasızlıkları, hepsi Kramponlu Ceset’te…”

İçerisinde futbola dair birçok öğeyi barındıran Kramponlu Ceset’te –futbolcular, spor muhabiri, şike, üçüncü lig futbol kulüpleri– olay akışı ve kurgu içerisinde oyuna dair ilişkiler, roman kişileri üzerinden polisiye kurgunun gerektirdiği biçimde işleniyor. Metnin merkezinde cinayetler ve başkahramanımız özel dedektif Remzi Ünal’ın eylemleri var. Futbol amaçtan daha çok kurgunun temel bileşeni olarak araç durumunda. Remzi Ünal, ipuçlarının peşinde koşarken toplumsal yelpazenin bazı parçaları bilinçli biçimde yan yana geliyor. Celil Oker, polisiye romanın zengin potansiyelini toplumsal yaşam, iş dünyası, şirketlerin futbola yaklaşımıyla bütünleştirerek gerekli bağlantıları kurmuş. Ele aldığı şike meselesini polisiye kurgu ve hikâyesiyle ustaca bütünleştiriyor.

İstanbul ve insanlarına dair gözlemleri eşliğinde usta yazarımızı yeniden hatırlamak için mutlaka okunması gereken nitelikli bir polisiye roman var elimizde.

Didem Görkay