Gece bekçisiydi buradan bir yere gidemezsin diyen.

Gece miydi ki gidemeyeceğim diyen, buralardan biriydi.
Tam seçememiştim, gözlerim kısılmıştı kardan ve karanlıktan.
Oysa ne tuhaf, henüz tanımlanmamış saatler geçiyordu aramızdan.
Sağa sola saçılmış bir yaradan
Kabuk bağlamayan bulutlar topluyordum.
Beklediğini sonunda anlamıştık, beklediğine değdiğini.
Çiroz gibiydi, bunu küçümsediğim için söylemiyorum,
Kurnaz bir yağmurun vurdumduymazlığına alıştığımız için
Kendimden geçerek
vaz geçerek mi yazmalıydım
Kayıt altına alıyorum.
Kime gidebilirdi ki bunca ıslak kiremitten sonra.
Kime gidebilirdi bozkıra çalışanlara mı.
Kime gidebilirdi Zahid’e mi?
Zahid mi kim?
Kime gidilebilirdi masum kar fırtınasına mı.
Ağustosun ortasındayız, nereye?
Sıcaktan öcünü alamazsın
Locadan yer ayırtamazsın bu siyah beyaz gösteriye.
Akşam haberlerine şöyle bir bakıp geçiyorum nicedir,
Senden kötü bir haberle karşılaşmamak için.
Geceleri gidemeyeceğim yerler vardı ve Lerimi
Hiçbirinize gösteremeyeceğim.
Oysa ne garip,
Bulut olmayı reddeden kabuklar topluyordum.

Olcay Özmen