İsahag Uygar Eskiciyan’ın geçtiğimiz günlerde yayımlanan “Patates Jazzı” adlı kitabındaki “Sarkis’le Her Defasında” başlıklı bölümde yer alan üç kısa öyküyü tadımlık olarak sunuyoruz.

Yıldız Savaşları
Sarkis’le ben uzaydan habersiziz, aynı zamanda kuzeniz. Dünyalı olduğumuzu fark ettiğimizde yıldızları kıskandık. O sayarak aldı birkaçını, ben heybeme doldurdum tuttuğumu, şöyle avuç avuç. Yeminler olsun ki aya dokunmadık. Sonraki gece gökyüzü kararınca kendimizden bildik. Sokakta elinde tenekelerle adamlar gördük. Korktuk. Tak takadan tak tak, tak takadan tak tak, tak takadan tak tak! “Ay’ı hapsetmiş bir canavar,” dedi başını penceremize uzatan biri, “yıldızlarımız da yok olmuş ki korkutuyorduk uğruları.” Tak takadan tak tak! Tak takadan! Sarkis’in bana baktığını fark ettiğime göre bu bir bakışmadır. Korku var ama asıl mesele babalarımıza ne diyeceğiz. Onlar da ellerine almış tenekeleri. Sokaktalar herkes gibi. Bizim için feci çalıyor tenekeler. Takadan tak tak! Sarkis’in aklına geldi, dama çıktık. Merdivenden karanlığa doğru. Razıydık ama yıldızlar nasıl salıverilir henüz öğrenmemiştik. Okulda henüz o konuya gelmemiştik. Sarkis ellerini gömleğinin içine soktu. Avuç avuç saçtı, yavaş yavaş. Yaptığımı yap, dedi, göreceksin işe yarayacak. Taklit ettim onu. Göğsümüzden çıkardıklarımızı gökyüzüne saldık. Avuç avuç, yavaş yavaş. Kollarımız kocaman bir tarlayı küremiş gibi yoruldu. Uyuyakaldık. Gecenin ortasında uyandım, her şey yerliyerindeydi. Sarkis’i sol yanağından öptüm.
Basık
Sarkis’le ben dünyadan habersiziz, aynı zamanda kuzeniz. Ben patatese benzetirim dünyayı, o elmaya. Ama üstten ve alttan basık. Bunda hemfikiriz. Dipten bakarım ben, o üstten. Babaannemiz bir. Sordum, evet, dedi, patatese benzer. Sarkis sordu, evet, dedi, elmaya benzer. Dünyanız bir değil, deyince anladık, aslında ikisi de kafamıza benzer. Basık!
Tanrının Matematik Sınavı
Sarkis’le ben dört işlemden habersiziz, aynı zamanda kuzeniz. Babalarımız tanrıdan konuşur. Amcam babama, “Hani, göster!” der durur. Annelerimiz, “Yine başladı bunlar çocuk gibi,” diyerek güler. Sarkis babamın haklı olduğunu söyler, bense amcamı haklı bulurum hep. Amcam, “Tamam,” dedi bir gün, “bir soru soracağım ona, bilirse inanacağım, hemen kiliseye gidip günah çıkaracağım. Hem de çok kolay bir soru olacak.” Babam, amcamın ne soracağını merak etti, bekledi. Sarkis’le kumdan kale yapıyorduk, durduk. Amcam göğe doğru bağırdı, “Bir eksi bir kaç eder?” Bize sessiz olmamızı işaret etti. Kopya yok! Babam kızdı amcama. “Yazılı yapmadan sözlüye kaldıramazsın tanrıyı!” Yerden aldığını bir çakılla amcamın sorusunu yazdım kuma. Bir dakika içinde dev bir dalga gelip soruyu sildi. Amcam denize tapmaya başladı. Ben yüzmeyi unuttum.