Elçin Poyrazlar’ın 3 Şubat 2021’de Doğan Kitap etiketiyle raflarda yerini alacak olan yeni romanı “Ecel Çiçekleri”nden tadımlık bir bölüm sunuyoruz.

Romandan bir bölüm:

“Abla bu da son koliydi. Şuraya bıraktım” dedi yüzünden boncuk boncuk ter akan adam. Koluyla alnını sildikten sonra derin bir nefes alıp bekledi. 

“Şu dar eski merdivenler bizi mahvetti. Yoksa çok daha önce bitirirdik.” 

Nakliyecinin şikâyetlerini daha fazla dinlemek istemediğini anlatmak için elini hafifçe salladı ve cüzdanına uzandı. 

“Bunu da arkadaşlara veriver” dedi bir deste parayı adama uzatırken. “Bu da sana. Taşınma sırasında özel yardımların için.” 

Adam arka cebinde buruşmuş taşıma belgelerini ona uzattı ve son bir baş selamıyla açık kapıdan çıkıp gitti. 

“İşte bu kadar basit” dedi içinden. “Bir avuç paraya satın alamayacağın şey yok.” 

Taşıma şirketine sahte kimlik ve isim vermişti. Ama tedbiri elden bırakmamak gerekirdi. Birileri tanıyabilir, hatırlayabilir ya da benzetebilirdi. 

Boş salona yığılmış kolilerin arasında gezdi ağır ağır. Perdesiz pencereden yokuş aşağı uzanan çatılar görünüyordu. Çatılar, bacalar, uzun, alçak, yamuk apartmanlar. Üst üste binmiş daireler ve hayatlar. 

Sokaktan acı bir fren ve korna sesi geldi. Sonra birileri bağırdı. 

Merak etmedi kavganın nedenini. Büyük kent insanın asabını bozuyordu. Daha doğrusu genel olarak insanlar asap bozucuydu. Hem kıç kıça yaşamak istiyorlar hem de sevmiyorlardı birbirlerini. 

Büyük kent tam onlara göreydi. Zamanlama doğruydu. 

Kalabalıkların arasında kaybolmak, yeni kimliklere bürünmek ve yeniden hayat kurmak için uygun zamandı. 

Mutfağa gidip musluğu açtı ve taşıma belgelerini suyun altına koydu. Islandıkça şeffaflaşan kâğıtları izledi bir süre. Mürekkep suyun altında dağılırken birinin adını seslendiğini duydu. 

Musluğu hızla kapadı, koridora yöneldi. 

Yerdeki şiltenin üstüne uzanmıştı. Saçları başının çevresinde kapkara bir yelpaze gibi yayılmış, yorgun gözlerinin üstüne bir iki tel saç düşmüştü. 

“Bitti mi?” dedi mahmur bir sesle. 

“Evet canım bitti. Dinlendiysen yerleştirmeye başlayabiliriz.” 

Yataktaki kadın evet anlamında başını salladı. “Sen yorulmadın mı? Saatlerdir leş gibi kokan heriflerle uğraşıyorsun.” 

Şiltenin kenarına usulca oturdu, onun çocuksu yüzüne baktı. Kocaman gözlerine ve somurtkan ağzına. 

“Yok pek değil” dedi ona gülümseyerek. 

“Ama yine unuttun” dedi sahte bir sitemle. “İsimlerimizi unutacaksın demiştim. Benim adım Ebru, seninki de Burcu. Anlaştık mı Burcucuğum?” dedi küçültme ekine vurgu yaparak. 

“Bazen unutuyorum işte” dedi yataktaki kadın. “O kadar çok ismi kafamda tutamıyorum. Bir tane seçsek, onu kullansak?” 

“Bu mümkün değil, sen de biliyorsun. Şimdi yeni bir hayatımız var ve yeni isimlerimiz olmalı. Ebru ve Burcu kardeşler olarak. Güzel değil mi? Hep burada yaşamayı isterdin. Sonunda İstanbul’dayız işte.” 

Burcu yanıt olarak gözlerini kapadı, gerindi ve çıplak şiltenin üstünde sol yanına döndü. 

“Şu karşı apartmanın bacasındaki büyük kuşu görüyor musun?” dedi parmağını pencereye doğru uzatarak. Büyük bir martı bacanın tepesine tünemiş, başının yanındaki tek gözüyle onları izliyor gibiydi. 

“Kötü bir kuş o. İçinde kötülük var. Ayrıca bizi de tanıyor. Kim olduğumuzu biliyor” dedi fısıldayarak. 

Ebru uzanıp yanında kıvrılmış yatan kadının saçlarını okşadı. 

“O sadece bir kuş. Sıradan, aptal bir kuş. Bize zarar veremez. Sana söz veriyorum bize kimse zarar veremez.” 

Onları izleyen kuşa tedirginlikle baktılar. Geniş gövdesi tozdan grileşmiş başka bir martı diğerine yaklaşıp bacanın çevresinde iki tur attı. Sonra ikisi birlikte havalanıp gökyüzünde kayboldular. 

Elçin Poyrazlar 3 Şubat 1975 Bursa doğumlu. ODTÜ’de işletme okuduktan sonra Belçika’nın Katholieke Universiteit Leuven’deAvrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler üzerine yüksek lisans yaptı. Brüksel Hür Üniversitesi’nde (ULB) ekonomi-politika doktorasını yaparken gazeteciliğe başladı.

Cumhuriyet, Dünya, Virgül, TimeOut, Huffington Post, Vocativ, BBC gibi yerli ve yabancı medya kuruluşları için çalıştı. Bu süreçte İstanbul, Washington, Brüksel ve Londra’da yaşadı.

İlk polisiye romanı Gazetecinin Ölümü 2014, Kara Muska 2016, Mantolu Kadın 2018’de yayımlandı.

İngiltere’nin seçkin derneği Polisiye Yazarlar Birliği’ne (CWA) 2016 yılında kabul edildi.

Poyrazlar, halen Cumhuriyet gazetesinde düzenli köşe yazıları yazıyor ve Madrid’de yaşıyor.