Araştırma bulgularına göre, antik mağara sanatındaki el resimlerinin dörtte üçü kadınlar tarafından yapılmış.

Eski el izlerinin yeni bir analizine göre, bilinen en eski mağara resimlerinin çoğunu yapan kadınlar. Birçok biliminsanı, bu eski sanatçıların ağırlıklı olarak erkek olduğunu varsaymıştı, bu yüzden bu bulgu, onlarca yıllık arkeolojik dogmayı altüst ediyor.

Pennsylvania Eyalet Üniversitesi’nden arkeolog Dean Snow, Fransa ve İspanya’daki sekiz mağara alanında bulunan el şablonlarını inceledi. Snow, bazı parmakların uzunluklarını karşılaştırarak el izlerinin dörtte üçünün kadınlara ait olduğunu belirledi.

Araştırmaları National Geographic Society’nin Araştırma ve Keşif Komitesi tarafından desteklenen Snow, “Literatürde uzun süredir bir eril tarafgirlik var” dedi. “İnsanlar şimdiye kadar, bunları kimin ve neden yaptığına dair pek çok mesnetsiz varsayımda bulundu.”

Arkeologlar, dünyanın dört bir yanındaki mağara duvarlarında yüzlerce el izi resmi buldular. Bu ilk resimlerin birçoğu aynı zamanda av hayvanlarını (bizon, ren geyiği, atlar, yünlü mamutlar) sergilediği için, birçok araştırmacı, bunların erkek avcılar tarafından, belki de hayvanların ölümlerini kayıt altına almak için ya da yeni avlarda başarıyı artırmak için bir tür “av büyüsü” olarak yapıldığını ileri sürmüşlerdir. Yeni çalışma aksini gösteriyor.

“Avcı-toplayıcı toplumların çoğunda, öldürme işini erkekler yapar. Ancak eti kampa geri götürenler genellikle kadınlardır ve kadınlar da erkekler kadar avın verimi ile ilgilenirler,” diyen Snow ekledi, “Bizonu kovalayanlar yalnızca bir grup erkek değildi.”

Uzmanlar, Snow’un yeni verilerinin nasıl yorumlanacağına dair geniş bir yelpazede fikirlerini ifade ederek, bu erken dönem sanatı çevreleyen birçok gizemi doğruladılar.

İngiltere’deki Durham Üniversitesi’nden arkeolog Paul Pettitt, “El izleri mağara sanatının gerçekten ironik bir kategorisidir, çünkü bu izler, bizlerle Paleolitik dönemde yaşamış insanlar arasında çok açık ve bariz bir bağlantı gibi görünüyorlar” dedi. “Onları anladığımızı düşünüyoruz, ancak onları ne kadar çok araştırırsanız, anlayışımızın ne kadar yüzeysel olduğunu anlıyorsunuz.”

Cinsiyet Farklılıkları

Snow’un bu konuya eğilme fikri, on yıldan daha uzun bir süre önce, erkeklerin ve kadınların parmaklarının uzunluklarının farklı olduğunu keşfeden İngiliz biyolog John Manning’in çalışmasına rastladığında başladı: Kadınlar yaklaşık aynı uzunlukta yüzük ve işaret parmaklarına sahip olma eğilimindeyken erkeklerin yüzük parmakları ise işaret parmaklarından daha uzundu.

Manning’in çalışmalarını okuduktan bir gün sonra Snow, kitap rafından mağara resimleri hakkında 40 yıllık bir kitap çıkardı. Kitabın iç kapağında güney Fransa’daki ünlü Pech Merle mağarasından renkli bir el izi görülüyordu. Snow o günü şöyle hatırlıyor: “O şeye baktım ve eğer Manning neden bahsettiğinden eminse, bu el izi kesinlikle bir kadın eli diye düşündüm.”

Arjantin, Afrika, Borneo ve Avustralya’daki mağaralarda el izleri bulundu. Ancak en ünlü örnekler, Güney Fransa ve Kuzey İspanya’daki 12.000 ila 40.000 yıllık mağara resimleridir.

Yeni çalışmasıyla bu hafta American Antiquity dergisine çıkan Snow, Avrupa mağaralarındaki yüzlerce izi inceledi, ancak bu izlerin çoğu analizde kullanılamayacak kadar soluk veya lekeliydi. Çalışma, İspanya’daki El Castillo mağarasından 16, Fransa’daki Gargas mağaralarından 6 ve Pech Merle’den 5 olmak üzere toplamda 32 el izinden alınan ölçümleri içeriyor.

Snow, çalıştığı üniversiteye yakın bir yerde yaşayan Avrupa kökenli insanların ellerine dayanarak oluşturduğu bir algoritma aracılığıyla bunları inceledi. Bu algoritma ile parmakların uzunluğu, elin uzunluğu, yüzük parmağının işaret parmağına oranı ve işaret parmağının küçük parmağa oranı gibi çeşitli ölçümleri kullanarak, belirli bir el izinin bir erkeğe mi yoksa bir kadına mı ait olduğunu öngörebiliyor. Erkekler ve kadınlar arasında çok fazla örtüşme olduğu için, algoritma kesin bir sonuç sunmuyordu. Snow’un bu çalışması, günümüzdeki insanlar üzerinde denendiğinde, el izinden yola çıkarak el izinin ait olduğu insanın cinsiyetini yüzde 60 doğrulukla tahmin ediyordu.

Neyse ki Snow şanslıydı, bu ölçüm yöntemi tarih öncesi el izlerinin analizi için sorun oluşturmuyordu. Görünüşe göre -bu durum Snow’a da çok şaşırtıcı gelmiş- mağaralardaki el izleri modern ellere göre cinsiyet bakımından çok daha dimorfikti (iki biçimli), bu da çeşitli el ölçümlerinde çok az örtüşme olduğu, sonucun daha kesin olduğu anlamına geliyordu.

Snow, bu durumu “Ölçümlerde pek örtüşme olmuyor,” diyerek açıklıyor ve ekliyor, “Yirmi bin yıl önce erkekler erkekti, kadınlar kadındı.”

Kadın, Oğlan, Şaman?

Snow’un analizi, 32 el izinin 24’ünün (yüzde 75’inin) kadınlara ait olduğunu ortaya koydu.

Bazı uzmanlar bu bulguya şüpheci yaklaşıyor. Birkaç yıl önce, evrimsel biyolog R. Dale Guthrie, Paleolitik el izlerinin benzer bir analizini yaptı. Çoğunlukla avuç içi ve başparmak genişliğindeki farklılıklara dayanan çalışması, el izlerinin büyük çoğunluğunun yeniyetme oğlan çocuklarına ait olduğunu ortaya koydu.

Alaska Fairbanks Üniversitesi’nde fahri profesör olan Guthrie, yetişkinler için mağaraların tehlikeli ve ilgi çekici olmayacağını, ancak genç oğlanların mağaraları macera için keşfe çıkmış olabileceklerini söyledi. “Akıllarında olanı çizdiler, esas olarak iki şey: Çıplak kadınlar ve iri, korkutucu memeliler.”

Başka bazı araştırmacılar yeni verilere daha çok ikna oldular.

California’da bir arkeolojik danışmanlık firması olan arkeolog Dave Whitley, “Snow’un makalesinin dönüm noktası niteliğinde bir katkı olduğunu düşünüyorum” dedi. Bu el izleri beş yıldır tartışılıyor olsa da, “bu araştırmada ilk kez kanıtların iyi bir sentezi sunulmuş oldu.”

Whitley, Guthrie’nin resimlerin tamamiyle avcılıkla ilgili pratik nedenlerden ötürü yapıldığı fikrini reddediyor. Onun görüşüne göre bu sanat ürünlerinin çoğu, ruhlar dünyasıyla bağlantı kurmaya çalışmak için transa giren şamanlar tarafından yapılmıştır. Whitley, “Bu mağaralardan birine tek başınıza girerseniz, 5 ila 10 dakika içinde, çok hızlı bir şekilde duyusal yoksunluk çekmeye başlarsınız” dedi. “Bu mekanlar sizde değişmiş bilinç durumlarına neden olabilir.”

Whitley, bu yeni bulguların şaman teorisini boşa çıkarmadığını, çünkü bazı avcı-toplayıcı topluluklarda şamanların kadın olduğunu ve hatta cinsiyet değiştirmiş kişiler olduğunu ekledi.

Yeni çalışma, cevapladığından çok daha fazla soru ortaya koyuyor. İlk sanatçılar neden kadın olsun? Sadece el izlerini mi resmetmişlerdi yoksa daha fazlası var mıydı? Sanatçılar Neandertal olsaydı el analizi geçerli olur muydu?

Yine de Snow’un en sık sorduğu soru, bu eski sanatçıların, artık onlar her kimse, neden el izleri bıraktığıdır.

Snow, “Hiçbir fikrim yok, ama bu izleri bırakanların ‘Bu bana ait, bunu ben yaptım’ demek istemiş olabilecekleri oldukça iyi bir hipotez” dedi.

Kaynak: National Geograhic (10 Ekim 2013)

Çeviren: Ozan Çororo