Geçtiğimiz günlerde Karakarga Yayınları’ndan çıkan “Şarap Koyusu”, şarabın akademik incelemesinin şiirsellikle harmanlanarak kaleme alındığı bir eser. Zeynep Çolakoğlu, bizzat Bordeaux, Toscana gibi ünlü şarap bölgelerine yaptığı yolculuklarla şaraphane ziyaretleri, röportajlar ve kimya çalışmalarıyla pekiştirdiği projesini kitaplaştırdığında ortaya çıkmış “Şarap Koyusu”.

Yazarın kullandığı şiirsel dil, kitaba edebî bir derinlik katıyor:

“Kapağın arkasında gizli olanlar şişenin içindekiler gibi zamanı geldikçe sizinle konuşarak aynı şarabın damağınızda evrilmesi gibi zihninizde çiçeklenerek yolculuklarına devam edecekler.”

Çolakoğlu’nun üslubundaki şiirselliği hissetmek için sanırım kitabın “Üzümün Aşkı Şarap, Şarapla Dans Eden Melodiler, Öyküyü Yazan Kokulardır” gibi ana ve yan başlıklarına göz atmak yeterli olacaktır.

Yeri geliyor mitlerden yola çıkıyor yazar, “asmayı bekleyen Tanrı”yı alıyor kaleme, Dionysos’un yolunu Bellini ve Leonardo da Vinci ile kesiştiriyor, yeri geliyor “Summer Wine” gibi melodilerin okumanıza eşlik etmesini sağlıyor satır aralarında. Şarap kadehini sanatla buluşturmasının ardından bu kez edebiyat dünyasında arıyor şarabın rayihasını:

“Şarabın aşka karıştığı ve bakışlardan dışarı sızdığı anlar vardır. Tolstoy, Anne Karenina eserinde şaraptan aşka uzanan esrime halini Anne Karenina karakterinde en yoğun haliyle yansıtır. Şarapla yaşanılan esrime, aşka gönderme yapan bir metafordur aslında.”

Yunanlılar’ın şaraba karşı farklı ve felsefi yaklaşımlarını ele alarak şiir, retorik ve nükte tartışmalarında yanlarında bulundurduklarını anlatırken Yunanlı yazar Thurydides’in “Akdeniz halkları zeytin ve asmayı yetiştirmeyi öğrenince barbarlıktan çıkmaya başladılar” sözüyle tarih, doğa, insan ve şarap ilişkisini vurguluyor.

Kitap, aynı zamanda şarap konusunda nitelikli araştırmalar da içeriyor:

“Bir kavram olarak şarabın izine ilk kez Hindistan’da yapılan ‘Veda’ ayinlerinde rastlanıldığı düşünülmektedir. Şarap, yani vena, ‘ölümsüzlük içkisi’ olarak bu kurban törenlerinde kullanılan mayalı bir içkinin adıdır. Sanskritçe ‘sevgili’ anlamına gelen vena’nın Avrupa dillerine vin sözcüğü ve türevleriyle geçtiği düşünülmektedir.”

Yazar, şarap aromalarından birinin Fransızca “bouquet”ten (buket) geldiğini anlatıyor misal. “Bordo” sözcüğünün Fransız şarap bölgesi Bordo’dan geldiğini ve ortalama bir Bordo şarabının rengini oluşturduğunu hatırlatıyor. Beyaz şarabın çiçeksi tadı ile kırmızı şarabın meyve aromasını damağınızda hissettirerek takıyor sizi koluna, üzüm bağlarının tatlı esintileri arasında gezdiriyor.

Şarabın kimyasının ayrıntılı olarak işlendiği, aromaların analizlerinin kaleme alındığı satırlar, ilginç bilgiler içeriyor. Misal, Amerika’da yetişen ve Concord üzümlerinden yapıldığı için “tilki kokusu” olarak adlandırılan, istenmeyen bir koku olduğu halde yöre halkı tarafından benimsenmiş şaraplarla tanıştırabiliyor sizi. Baş ağrısına karşı hassasiyeti olanların -tam olarak ispatlanamamakla birlikte- etiketlerdeki kükürt miktarına karşı dikkatli olmaları ve sek kırmızıları tercih etmeleri gibi konularda bilgilendiriyor.

Şarapla birlikte kırmızının tonlarının dünyasına dalmak, kırmızı bir şarap denizinde kulaç atmak isteyenlerin dünyasını yansıtıyor “Şarap Koyusu”. Şarabı, edebiyatçı ruhu taşıyan bir kimya mühendisinin anlatması keyifli ifadelerle karşılaşmanızı sağlıyor:

“İngilizcede mavi anlamına gelen ‘blue’ sözcüğü ise ‘to feel blue’ ya da ‘blues’ tabirleri içinde kullanıldığında ‘hüzünlü olmak’ anlamını verir. İşte canlılığın, aşkın, arzunun rengi olarak bilinen kırmızı ile dinginliğin, hüznün, melankolinin rengi mavi, şarap kırmızısında bulunan mavi röflelerle bir arada, iç içedir.”

Okuma dakikalarınız sırasında şarabın büyülü dünyasında esrik bir gezintiye çıktığınız duygusu uyandıran yazar, deyim yerindeyse onu bir öykü yerine koyarak aşkla anlatıyor: “Heyecanlı bir öyküyü kesmeden uzun uzun anlatan bir şarap yeterli midir, peki? O halde anlatım tarzıyla ilgili bir boyut daha eklenir şaraba. Creshendolar, yumuşak geçişler, hafif dokunuşlar ya da ani darbeler var mıdır? Ruhunuza dokunarak mı biter, okkalı bir nokta mı koyar? İyi şarap çok boyutludur, içeni ele geçirir, bunun nasıl olacağı ise şarabın türüne ve kişinin zevkine kalır.”

Kitabın ikinci yarısında yer alan ve yazarın alanında uzman kişilerle yaptığı röportajlar ile konu hakkında hazırlamış olduğu özel sözlük, şarabın koyu derinliklerini merak edenler için tatmin edici bilgiler içeriyor.

“Şarap Koyusu”, tıpkı tadımında hissettiğiniz duygular gibi berrak, yoğun ve renkli bir kitap. Şaraba duyduğu tutkuyu ve aldığı hazzı onu kitaplaştırarak ebedîleştiren Zeynep Çolakoğlu, eseriyle dimağlarda farklı bir iz bırakıyor.

Selva Trak Ulupınar