Edebiyat ortamımız, ülkemizin hali pür melalinden farklı değil. Yani, kaos hakim. Çok fazla kitap yayımlanıyor, eleştiri yok denecek kadar az vesaire. Bunlar hepimizin bildiği şeyler. Ve fakat ne şekilde, nasıl olursa olsun ilk kitabın heyecanı da ayrı. Kağıt oyunu oynayanlar bilir, ilk elin günahı olmaz. İlk kitaplar da, tıpkı sonrakiler gibi, kusurlarıyla güzeldir. Kendimize ait, bize kendi yolumuzu açacak güzel yanlışlarımız olmazsa ne anlamı var yazmanın?

Bu ve benzeri düşüncelerden hareketle ilk kitaplarını çıkarmış yazarlarla söyleşi yapma fikri gelişti. İlk kitabını çıkarmış her yazara sorulabilecek ortak sorular belirlemeye çalıştık. Samimiyetle sorulan sorulara verilecek sahici cevaplar, belki, ortak dertlerimizi anlamaya, birlikte düşünmeye vesile olur. Hiçbir şey olmasa bile, bir yazar dostumuzun ilk göz ağrısının heyecanını paylaşmış oluruz.

İbrahim Varelci

Kitapsız bir hevesli olmaktan kitaplı bir yazar olmaya giden süreç nasıl gelişti?

İlk kitabım 2017 yılında yayımlanmıştı. Biyografi çalışmasıydı. Sezai Karakoç’un biyografisini yazdım. Bunun yanında edebiyat inceleme, kitap tanıtım ve eleştiri, röportaj ve deneme yazıyordum. Bu süreç yaklaşık 15 sene sürdü. Fakat kitabımın olmaması benim çok da endişe ettiğim bir durum değildi. Her fırsatta yazıyordum. Benim için aslolan buydu: sadece yazmak. Fakat öykü dosyasının yeri apayrı elbette. Onun varlığı bile insana başka bir motivasyon kaynağı oluyor. Büyük bir kitapçıya girdiğimde aklımdan şu düşünce geçerdi sıklıkla: Binlerce kitap arasında benim kitabım olmasa insanlar ne kaybeder? Doğrudur. Belki de insanlar hiçbir şey kaybetmezler. Ama kendime şu soruyu soruyorum: Peki o kitapların arasında olmasan sen ne kaybedersin? İşte bu soru beni hâlâ yazdıran saik. Evet. Ben çok şey kaybederim.

Yazma uğraşınızı neden başka bir türde değil de öyküde yoğunlaştırdınız?

Yazarlıkta tür ayrımına karşıyım. Buna biraz da ne anlattığınız karar veriyor. Kendinize mesele ettiğiniz fikri, duyguyu veya adına ne derseniz onu, nasıl ifade edebiliyorsanız o şekilde yazmak istiyorsunuz. Artık öykü beni iyice eksenine almaya başlamıştı. Bende kaplayıcı bir etkisi var.

Yayınevini nasıl belirlediniz? İlk kitabınızın yayımlanma sürecinde neler çektiniz?

Kitabımın yayınevi belliydi. İzdiham dergisiyle uzun yıllara dayanan bir münasebetim olduğu için ilk öykü kitabının bu etiketle çıkmasını her şeyden önce vefa kavramıyla açıklamak isterim. Çünkü en az 6 sene bana her sayıda yazma imkânı veren bir dergiden bahsediyorum. Öykülerim dağınık yerlerdeydi. Kimi defterlerimde kimi de bilgisayar dosyalarında. Önce hepsini bir araya getirdim ve Bade Osma’ya gönderdim. Okudu. Sonra da çalışmaya başladık. Bazı hikâyeleri baştan yazdığım bile oldu. O süreçte hep yanımdaydı. Bizim hiç acelemiz olmadı.

Kitabı yayıma hazırlama sürecinde size yol gösteren, yardımcı olan bir editörünüz oldu mu?

Evet, Bade Osma.

İlk kitabınızla hayatınızda neler değişti? Neler ummuştunuz ne buldunuz?

Yazmak başlı başına bir sorumlulukken, kitabınız yayımlanınca sorumluluğunuz daha da artıyor. Başkalarına değil, kendine karşı bir sorumluluk. Hayatımda hiçbir şey değişmedi desem yeridir. Ben hâlâ işe yürüyerek gidiyorum. Günde en az 10 bin adım. Tavsiye ederim.

Telif aldınız mı?

Aldım.

Dergiler için edebiyatın mutfağı denir. Siz salona, misafirlerin karşısına çıkmadan önce mutfakta ne kadar zaman geçirdiniz?

İlk yazım 2005 yılında yayımlandı. Mavi Yeşil dergisinde. Yayım hayatına hâlâ aralıksız devam ediyorlar. Ondan sonra özellikle internet sitlerinde yazmaya devam ettim. Yani dergilerle münasebetim 15 yılı geçmiştir.

Kitabınız yayımlandıktan sonra yakın çevrenizin, okuma-yazma uğraşınıza ilişkin tavırlarında değişiklik oldu mu? Yazıyla ilişkinizde ciddi olduğunuza ikna oldular mı? Kitap size bu anlamda bir özgürlük alanı kazandırdı mı?

Hiç değişiklik olmadı. Zaten yakın çevrem için bu kitap geç kalınmış bir hamle olarak algılandı. Fakat şunu dile getirmem gerekiyor: Bir dönem evim halk kütüphanesi gibi kullanıldı. Ben de orada kütüphane memuru gibi çalıştım. Ama maalesef benim bir demirbaş defterim olmadı. Kitabı okumak için alanlar üzerine çöktüler. Bu röportajı okuduklarından eminim. Kitaplarımı geri getirebilirler mi?

Peki, bundan sonra?

Çocuk edebiyatı çalışıyorum. Bunun yanında yaratıcı yazarlıkla ilgili sürmekte olan bir projem daha var. Elbette öykü yazmaya devam ediyorum.