Mehmet Sezgin Sarı

sıcağı yarattılar
yırttılar ve içinden düştüm etimin, şimdi
gidilmeyi bekleyen
bir dağ evi kalbim
seyisini arayan at
mutlak tanılar koyar yola – ben de
umarsızca okşandı başım

sıcağı yırttılar, yaktılar
koparmasın diye elleri
çocukların
cumalar toplatıldı bahçelerden
bir leke gibi yapıştık ağzımıza

oysa ne servi var ne semender
kıvılcım yutuyor nefesimi
bakılmamış gözlerimle uzuyorum sana
küçükken hep yalnız uzamışım gibi
burası derin
boy ver

(kulağım çınlıyor, ölmeme ihtimali
ihtimallerin dansına uzatıyorum elimi)

hasret yaşıyor da susuyor
şimdi ben bir türküye nazireyim diyor adım

Mehmet Sezgin Sarı