Tim Winton’ın “Çoban Kulübesi” adlı romanı Konu Kitap tarafından yayımlandı. Romanı, çevirmeni Seda Çıngay Mellor ile konuştuk.

Seda Çıngay Mellor

“Çoban Kulübesi”ni çevirmeye nasıl karar verdiniz?

Tim Winton daha önce Dönüş isimli öykü kitabını çevirdiğim bir yazar. Dönüş’ü çok sevince kendisinin başka kitaplarını da okumuştum. Breath, Dirt Music, Cloudstreet. Hepsini ayrı beğenmiştim. Konu Kitap “Tim Winton çevirmek ister misin?” teklifiyle gelince sevinçten uçtum ve tabii hiç düşünmeden kabul ettim.

Çevirmen olarak kendinizden kısaca bahseder misiniz? Ne tür kitaplar çeviriyorsunuz? Yazarlara sorulur, biz de çevirmen olarak size soralım: Bir çeviri rutininiz var mı?

ODTÜ Ekonomi’yi bitirdikten sonra uzun yıllar akaryakıt şirketlerinde çalıştım. Fakat bir süre sonra beyaz yakalı hayattan, özellikle de İstanbul’dan bıkmaya başladım. Trafik olsun, hayatı sürekli bir hayhuy içinde geçirme mecburiyeti olsun, artık hepsi beni çok yoruyordu. Ne yapabilirim diye düşünürken aklıma çevirmenliği denemek geldi. O sıralarda Hugh Laurie’nin The Gun Seller kitabını okuyordum, kitaptan birkaç sayfa çevirip özgün metni de ekleyerek bazı yayınevlerine “Ben böyle bir işe kalkıştım, ilgilenir misiniz, bana verecek çeviriniz var mı?” diye başvurdum. Olumlu cevap gelince başladım. O arada iş değiştirmiştim, evden işe işten eve günde dört saatim trafikte geçiyordu. Baktım çevirmenlik fena gitmiyor, üstüme bir deli cesareti geldi, bastım istifayı. 2008’den beri çevirmenlik yapıyorum.

“Çoban Kulübesi”nin çevirisine gelelim. Nasıl bir süreçti, ne kadar sürdü, ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Çok zorlanmadım. Dediğim gibi Tim Winton tanıdığım ve sevdiğim bir yazar zaten, o yüzden kitaba alışma sürecini nispeten çabuk atlattım. Her yeni çeviride yazarın sesini yakaladığımı hissettiğim bir an olur, kafamın içinde bir şey tık diye yerine oturur, en iyi bu şekilde ifade edebiliyorum, işte o tık sesini kitabın üçüncü-beşinci sayfasında duyuverdim bu defa. Sanırım üç ya da dört haftada tamamladım çeviriyi. Zorluklarla karşılaşmadım mı, karşılaştım tabii. Kahramanımız Jaxie 16 yaşında ve fena halde ağzı bozuk, fena halde öfkeli bir ergen. Renkli küfürlerini doğal bir şekilde çevirmek ve tekrara düşmemek için sürekli yeni küfür uydurmak işin hem zor, hem de komik tarafıydı. Bir süre sonra ona da alıştım, hatta önüme gelene kalayı basmak içimi epey ferahlattı bile diyebilirim. Yalnız av sahnelerini çevirirken gerçekten çok zorlandım, uzun süre ara vermek zorunda kaldığım yerler oldu.

Çevirmeden önce okuduğunuz, sevdiğiniz, aşina olduğunuz bir yazar mıydı Tim Winton? Yoksa çevirmeye karar verdikten sonra mı tanıdınız?

Bu sorunun cevabını birinci soruda vermiş oldum.

Tim Winton orijinal dilinde nasıl bir yazar sizce? Dil kullanımı, üslubu, öne çıkan özellikleri neler?

Winton nasıl diyeyim, “sert” bir yazar. Okura hiç acımıyor, dan dan anlatıyor her şeyi. Bazen insan irkiliyor. Doğayla da çok iç içe, bize yabancı binbir türlü ağaçtan, binbir türlü hayvandan bahsediyor. Zaten kendisi de ilhamını Avustralya’nın vahşi doğasından aldığını söylüyor.

Çevirmen olarak kitapta sizi özellikle çok etkileyen bir bölüm var mı? Varsa hangisi ya da hangileri?

Genel olarak çok sevdiğim bir kitap. Ama en çok İrlandalı Fintan’ın “Sömürgede Yaşayan Vahşi Delikanlı” şarkısını söylediği yerlerden etkilendim. Fazlasını anlatırsam sürprizbozan olur ama şarkı tüylerimi diken diken etmişti çevirirken. Şöyle:

Zenginleri soydu, yoksulları doyurdu, James MacEvoy’u da o vurdu / Sömürgede yaşayan vahşi delikanlı, bütün Avustralya’ya dehşet saldı / (…) / Cesur genç yüreğini parçaladı bir kurşun / Çıkmıştı tabancasından Fitzroy’un / Onu böyle yakaladılar işte / Sömürgede yaşayan vahşi delikanlı

Merak edenler The Wild Colonial Boy isimli bu İrlanda-Avustralya halk türküsünü Youtube’da bulabilir.