Nil İpek Hülagü, sahne adıyla “Nilipek.” –ki ben bu yazıda ondan sahne ismiyle bahsedeceğim– 2020 yılının Nisan ayında, tam da evlere kapanıp her an çıkabilecekmiş gibi hazır beklediğimiz ve tırnaklarımızı kemire kemire haberleri takip ettiğimiz bir dönemde Mektuplar isimli albümünü dinleyiciyle buluşturdu. Nilipek, daha önce albümlerini keyifle dinlediğim, evlere kapanmadan hemen önce konserine gitmeye fırsat bulduğum bir müzisyen. Böylesine sıkıcı bir dönemde yepyeni şarkılarla tanışmak beni tabii ki çok heyecanlandırmıştı. Peki nedir bu albümün burada anlatılacak meselesi? İki bölümden oluşan Mektuplar, Nilipek’in bir yıl öncesinden yazdığı ama sahiplerine ulaşamamış mektupları sahiplerine ulaştırmak için oluşturduğu ve “en mahrem albümü” olarak nitelendirdiği albüm. Buraya kadar her şey çok romantik. Gözlerimizde kocaman kalpler belirdi. Bulutların üzerine bu kadar çıkmışken albümdeki “İbrahim” isimli parçasına bakarak ister istemez “Acaba İbrahim Nilipek için özel biri mi?” şeklinde magazinsel bir soru geldi aklıma. Eğer öyleyse gerçek hayatta bir film sahnesi izler gibi olacağım ve mutlu sonda mektubunu şarkı üzerinden alan İbrahim ile Nilipek’in kavuşması. Mükemmel bir kurgu!

Nilipek.

Bu merak sadece beni dürtmemiş, belli. Nilipek, Instagramda kendisine gelen bu soruyu Asaf Hâlet Çelebi’nin İbrahim isimli şiirini paylaşarak cevaplıyor (hayallerin yıkılma sesi). Şimdi şarkı sözlerine daha dikkatli bakabiliriz işte. Nilipek, şiirin son kısmını şarkısının sonlarında kullanmış:

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim

Nilipek, T24’e verdiği röportajda, şarkının ilk bölümünde kendi hikayesini yazdıktan sonra şiiri okuduğunu ve çok sarsıldığını söylüyor. “Bütün şarkı boyunca bir soru, istek, anlamaya çalışma hikayesi ve sitem var. Bütün şarkı boyunca var olan o sitemle birleşti aslında o şiir.” diyor.[1] Nilipek’in o şiiri ilk okuduğunda yaşadığı heyecanı, şaşkınlığı, o ortak hisleri fark ettiğinde içinde oluşan sevinç ve umudu tahmin edebiliyorum sanırım. Anlatmak istediklerim başka bir ağızdan başka bir şekilde anlatıldığında ve kader yüzüme gülüp de o ağızla tanıştığımda “Tamam, dünyada olma sebeplerimden biri de bu” diyorum. Bana en insan olan yanlarımı hatırlatıyor. Nilipek’in de benzer şeyler yaşadığını tahmin ediyor ya da varsayıyorum.

Gelelim şiire. Asaf Hâlet Çelebi üstteki dizelerde ne demek istiyor diye kısa bir araştırma yaptım[2]. Müsadenizle bulduklarımı ve yorumumu sizinle paylaşmak isterim sayın okur.

Şiirde bahsi geçen kişi Hz. İbrahim’dir. Hikayesini çoğumuz biliriz aslında. İbrahim puthanedeki putları kırıp baltayı en büyük putun boynuna asarak insanlara onun diğerlerini kırdığını söyler. Amacı kendi Tanrısını insanlara tanıtmak için onların inançlarında boşluklar yaratmaktır. Tabii herkes failin İbrahim olduğunu bilir ve ateşe atılarak yakılması emredilir. Sonrası ateşin yakmaması falan. Bu kıssaya kısaca değindikten sonra 3 bölümden oluşan şiirin ilk kısmına beraber bakalım:

ibrâhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim

Asaf Hâlet Çelebi’nin burada put kelimesi ile kendi nefsiyle mücadelesini anlattığı söyleniyor. Kırılan nefis putlarının yerine yenilerinin dikilmesiyle bu döngüye sitem etmektedir. Nilipek’in mektup yazdığı kişiye duyduğu sitemin buradaki karşılığı yani. (Döngü demişken, Nilipek’in bu isimde de bir albümü olduğu bilgisini vermek isterim size.)

güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhîm
güneşi evime sokan kim

Gelelim şiirin ikinci kısmına. Çelebi’nin güneş kelimesiyle hakikat güneşini ima ettiği söyleniyor. Gerçekler karşısında nefsinin putlarını kırdığından bahsediyor şairimiz ve bu hakikat güneşini evine sokanın ise Tanrı olduğunu tahmin ediyoruz.

Asaf Hâlet Çelebi

Nilipek’in şarkısında kullandığı şiirin son bölümünde ise Babil Kralı Buhtunnasır’dan söz edilmektedir. Bu kralın zevke, hazza, şatafata yani nefsine çok düşkün olduğu söyleniyor. Güzelliğiyle dillere destan olan Babil’in Asma Bahçeleri gün gelip kurumuş ve yıkılmış, Buhtunnasır da ölmüştür. Şiirde geçen “zamansız bahçeler” ile Çelebi’nin cenneti ima ettiği söyleniyor. Allah’ı bulduktan sonra nefis putlarını yıkmaya çalışan Çelebi’nin ahirete inandığını da buradan anlıyoruz.

Nasıl? Şapka çıkarılası değil mi? Nilipek bu mükemmel şiiri şarkısında kullanarak iyi etmiş bence. En azından benim şiirle tanışmama, bu satırları yazmama ve sizin de okumanıza vesile oldu. Nilipek tarzı ve sesiyle en sevdiğim şanatçılardan ve İbrahim de en sevdiğim şarkılardandır. Duymayan, dinlemeyen muhakkak vardır. Eğer ilk kez dinleyecekseniz uyarmalıyım ki Nilipek bahsettiği sitem ve arayışı şarkıya çok güzel yedirmekle kalmayıp sizi de o şekilde hissetmeye mecbur bırakıyor. Ben uyarımı yapayım da sonra “Niye böyle ‘depresif’ bir ruh haline girmemize neden oldun?” demeyin.

İyi dinlemeler, başarılı putlar kırmalar sayın okur.

Rukiye Yıldız


[1] Röportaj Link.

[2] Mehmet Atilla Maraş, Ankara Ekspresi, 29 Mart 2020. Link.