Varlık Dergisi’nin 15 Mart 1957 tarihli 450. sayısının son sayfasında yer alan “OKUYUCULARIMIZLA BAŞBAŞA” başlıklı bölümde okuyuculardan gelen sorular, yorumlar, eleştiriler ve derginin bunlara cevapları var.

Mehmet Vehbi GÜRSES sormuş: “Şahsi kütüphaneniz yok olursa ilk satın alacağınız on kitap hangileri olacak? diye bir anket açacağınızı söylemiştiniz, bir hayli önce. Mayk Hammerlerle yalnız çıplak kadın vücudu teşhir ederek genç dimağları zehirleyen roman ve dergilerin piyasayı doldurduğu şu günlerde böyle bir soruşturmayı faydalı bulmuyor musunuz?”

Cevapta imza yok ama muhtemelen Yaşar Nabi Nayır da şöyle cevap vermiş: “O anket sorusunu yazar arkadaşlarımızdan bir kısmına dağıtmıştık. Tek birinden bile cevap alamadık. O zaman bu soruya cevap vermenin güçlüğünü düşünerek vazgeçmek zorunda kaldık.”

Sorunun güçlüğü ortada ama 64 yıl sonra Parşömen olarak biz tekrar sormak istiyoruz: “Şahsi kütüphaneniz yok olsa ilk satın alacağınız on kitap hangileri olurdu?”

Bülent Şık

1) Yaşamın Ucuna Yolculuk – Tezer Özlü

İlk okuduğumda yirmi yaşındaydım ve o kadar içine almıştı ki kitap beni baştan sona, bir çırpıda, aralıksız okuduğum ve sonra zaman zaman tekrar okuduğum kitaplardan biri oldu hep.

2) Savaş ve Barış – Lev Tolstoy

Kars’ta görev yaptığım sırada (1990) okumuştum. Küçük bir evde tek başıma kalıyordum. Akşam iş çıkışı, arkadaşlarla muhabbet biter bitmez, koştur koştur eve gidip, kömür sobasını harlayıp, karlı, soğuk kış gecelerinde elimden düşürmeden okuduğum bir kitaptı. Gecenin bir vakti dışarı çıkıp Kars’ta Ruslar tarafından yapılan sokakların ve evlerin olduğu yerleri dolaşırdım. Issız, sessiz, devasa genişlikteki karlı sokaklarda yürürken, attığım adımların karda çıkardığı sesleri şimdi bile duyar gibiyim. Bir kitabın bizde bıraktığı izler hemen her zaman içinde olandan, yazılanlardan daha fazlası…

3) Çirkin Ağacı – Sinan Oruçoğlu

Küçük, kısa ama inci gibi parıldayan, olağanüstü güzellikte bir dil hassasiyeti ile yazılmış şiirlerle dolu bir kitaptır.

4) Dinozorların Sessiz Gecesi – Hoimar Von Ditfurth

Alan Yayıncılık tarafından birkaç yıl önce kaybettiğimiz değerli çevirmen Veysel Atayman tarafından çevrilen ve tamamı 6 cilt olan bir kitap. İlk cilt yayınlandıktan sonra birkaç ay ara ile ve sırayla diğer ciltler yayınlanmıştı. Sene 1996’ydı sanırım. Antalya’da kitap okurlarının uğrak yeri olan Akdeniz Kitabevi vardı ve ben kitapevinde çalışan arkadaşlardan rica ederdim yayınlanan diğer ciltler gelir gelmez bana haber versinler diye. Telefonla iş yerini arıyor ya da bana ulaşabilecek bir ortak tanıdıkla haber gönderiyorlardı kitaplar geldiğinde; cep telefonu yoktu, internet yoktu hayatımızda çünkü… Öylesine büyük bir heyecan ve merakla okumuştum tüm seriyi. Bütün ciltler tamamlandığında tekrar okudum hepsini. Kitaptaki bazı bilgiler güncel bir karakter taşımasa da bunun hiçbir önemi yok, yeryüzündeki hayatın tarihini evrimsel bir perspektifle ve olağanüstü güzellikte bir kurguyla anlatan bir kitap serisidir.

5) Hemen Her Şeyin Kısa Tarihi – Bill Bryson

Bilimsel bilgi eğer insanda bir ruh inceliği de varsa baktığımız her şeye derinlik katar. Bu kitabın bende bıraktığı iz de budur.

6) Büyük Saat/Bütün Şiirleri – Turgut Uyar

Dönüp dönüp okurum, sonra bir daha okurum, harikulade…

7) Büyük Umutlar – Charles Dickens

Hikaye anlatma ve atmosfer yaratma açısından benim için eşsiz bir roman. Romanı benim için en kıymetli kılan şeylerden biri, içindeki iyiliği her koşulda yansıtan ve kanımca edebiyat tarihinin (okuduğum kadarıyla elbette) en iyimser karakteri olan Joe Gargery. Sadece onun için, bütün o kötülük ya da daha doğrusu nobranlık ortamında iyi kalmayı başaran o karakter için bile tekrar tekar okunası bir kitap. Bir bozulmamışlık hali onunki. Romanda onun olduğu her bölüm ışıl ışıl iyilik saçıyor, rol çalıyor diğer karakterlerden. Biraz babama benzettiğim bir yanı da var ve bunun da etkisi çok tabii bu kitabı sevmemde… Çok uzak bir geçmişte ve bambaşka bir toplumsal doku içinde yaratılmış bir roman karakteri bu kadar mı babama benzer diyerek, şaşkınlıkla okumuştum Dickens’ın Büyük Umutlar’ını. Kimbilir, o kadar da şaşıracak bir şey yok belki. Belki de insan ruhu üç aşağı beş yukarı her yer ve zamanda aynıdır ya da iyiliğin zamana ve kültürler arası farka direnen bir yanı vardır…

8) Arkadaş – Panait Istrati

Yirmili yaşlarımın başında okuduğum kitap. Öyle çok sevdim ki, sonra bir yaz mevsimi boyunca Istrati’nin bütün kitaplarını edinip okudum. Bir çoğunu Halk Kütüphanesinden alarak okudum. İşsizlik, yoksulluk ve gelecek kaygıları ile darlandığım, bir yandan da deli gibi yola düşme, uzak diyarlara gitme arzusu içinde kıvrandığım zamanlar. O yaz (1987) Türkçe’ye çevrilmiş bütün hikayelerini ve romanlarını okudum Istrati’nin, bir başka kente gittiğimde sahafları dolaşıp okumadığım kitapları olup olmadığını araştırırdım. Aradığınız bir kitabı internette değil de sokak sokak yürüyerek sahaflarda, raflarda aradığınız, eski kitap kokusunun ellerinize sindiği zamanlar. Sonra İzmir’de tabiri caizse bit pazarında, sokakta, yere serili kitaplar içinde onun hakkında yazılmış bir biyografiye rastladım. Monique Jutrin isimli bir Fransız yazar kaleme almıştı. O kadar sevindim ki anlatamam. Biyografisini okuyunca yazdığı o insan ruhuna dokunan hikayelerin kendi hayatını ne kadar yansıttığını fark ettim: İnsanın eli kalem tutuyorsa, bir şeyler anlatıyorsa okurlarına bir samimiyet borcu var; yazdıkları ya da anlattıkları ile yaşadığı hayat birbirine uzak düşmemeli. Tezer Özlü ile ve son zamanlarda okuduğum ve çok sevdiğim Platonov ile akraba görüyorum Istrati’yi.

9) İşçinin Varlık Problemi – Demet Şahende Dinler

Okuduğum en güzel sosyal bilim kitaplarından biri. Öylesine açık yüreklilikle, sade ve anlaşılır bir dille yazılmış ki, bazı bölümlerini tekrar tekrar okuduğum bir kitap oldu. Bir alana yönelik problemi nasıl tanımlarız, nasıl araştırırız, biz (araştırmacılar) bütün o araştırma sürecinde nasıl konumlanırız, ne hissederiz ve elde ettiğimiz bilgiyi nasıl yorumlarız ya da aktarırız gibi sorulara yanıtlar üreten ve bilimsel yöntem açısından da çok kıymetli bakış açıları içeren bir kitap.

10) Kalan – Leyla Erbil

Artık yitip gitmiş olanları görünür, onlardan kalan ve hâlâ burada olan sesleri duyulur kılan eşsiz bir kitap benim için.