Lauren Groff

Uzun süredir okumaya hasret kaldığım uzun öykü tarzıyla Florida, dimağımda bir boşluğu dolduran nitelikli ve doyurucu bir kitap oldu. Henüz ilk romanı “The Monsters of Templeton” ile New York Times çok satanlar listesine giren Amerikalı yazar Lauren Groff’un ikinci öykü kitabı Florida. Kitap, yayımlandığı yıl 2018 The Story Ödülünü aldı.

Kimi kentte kimi taşrada geçen öykülerin ortak noktaları Florida’nın yaban doğasından izler taşımaları diyebiliriz. Kitabı nitelikli kılan özelliklerden biri de bu; zira Florida’nın alışıldık turistik yönlerinin aksine az bilinen doğal yaşam şartlarına tanık ediyor okuru. Obrukları, kasırgaları, yıldırımları, aniden bastıran şiddetli yağmurlarıyla öykü kişilerini çıkmaza sokan bir doğayı hemen her öyküde yaşamak oldukça ilgi çekici: “İlk rüzgâr gölün karşı tarafındaki meşeleri şişirip suyun üstünde süratle ilerlerken ben dümeni dışında bir kaptan gibi penceremde durdum. Rüzgâr çimenliğimi, bahçemi titretti, toplanmamış kabakları kilise çanı gibi salladı. Ardından eve bir tokat attı.” Öykülerin her birinde tansiyon normalin üzerinde seyrediyor.

Başkişi olarak kadınların tercih edilmesi temaları çok da bağlamıyor. Alışıldık kadın-erkek ilişkilerinin çok da ön planda olmadığı anlatıların geneli, dünyevi ve coğrafi kaygılar üzerine kurulu. Genellikle yurtsuzluk, aidiyetsizlik arzusu ile huzursuzluk duygusu arasında gidip gelen ve çoğu anne olan kadın kahramanlarla karşılaşıyoruz. Kimi Florida’nın sıcak havasından kaçıyor kimi oradaki doğal koşullarla mücadele vermenin güçlüklerini yaşıyor. Yüzeydeki bu gerçeğin ardında ise mutsuz ve huzursuz ruhların rahatlama arzusu karşısındaki çırpınışlarını sezinliyorsunuz. Bu huzursuzluk okura olumsuz olarak yansımadığı gibi bir yandan umut da aşılayarak farklı kişilikler ve farklı olaylarla karşılaşma şansı veriyor.

Betimlemeler, değişik bir coğrafyayla öne çıkan bu öyküleri renklendiriyor: “İlk birkaç sabah üstünde pamuklu geceliği, kahvesini alıp balkona çıkmış, suyun yeşilini ufka doğru sürükleyişini, okyanusla göğün buluştukları yerde sendeleyip bir pusun içine düşüşlerini izlemişti.”

Dünyamızın değişen halleriyle birlikte zaman zaman hepimizin geleceğe dair hissettiğimiz benzer endişelerin dile getirildiği satırları okumak güncel bir kitap okumanın hazzını arttırıyor: “Hava, olması gerekenden on derece sıcak, Paris, anılarında yaşayan Paris’ten çok daha ışıklı ve gürültülü… Tarlalarla çevrili, ılıman ve korunaklı bir su kenti. Belki de öyle bir yer yok; belki ısınmış bir gezegende her yer eşit derecede kötü, kurak ve açlık belki her yerin gerçeği. Buranın bile.”

Florida, geçtiğimiz günlerde İthaki Yayınları etiketiyle çıktı. Sadelik ve çarpıcılığın bir araya gelmesiyle oluşan üslûp ve anlatımı dilimize çeviren ise Duygu Akın.

Selva Trak Ulupınar