İnternet kitapçılarının artışı, okurların kitaplarını bu sitelerden almaya başlamasıyla birlikte kitabevlerinin, sahafların da değiştiği, dönüştüğü bir gerçek. Kimi okur hâlâ sadece kitabevleri ve sahaflardan kitap alırken kimi okur da, tam tersine, sadece internet kitapçılarından alışveriş yapıyor. Elbette iki kanaldan yararlanan okurlar da var.

İnternet kitapçıları daha uygun fiyatlar, indirimler mi sunuyor okura? Peki, kitabevleri bu ortamda nasıl ayakta kalıyor? Söyleşiler, imza günleri mi düzenliyorlar? Kitaba dokunmadan, görmeden, sayfalarını karıştırmadan satın almayan okurların ilk tercihleri hâlâ kitabevleri mi? Yoksa bu bir nostalji öğesi mi artık?

Bu sorular etrafında, varsa sorunlarını dinlemek ve kitabevlerini, sahafları tanımak için bu diziyi başlatmış bulunuyoruz.

Konuğumuz, İzmir’de bulunan Zorba Kitabevi’nden Sevda Karadağ Çırak ve Özgür Çırak.

Zorba Kitabevi’ni ne zaman açtınız? Başlangıçtaki motivasyonunuz, amacınız, niyetiniz neydi?

Zorba Kitabevi, İzmir Konak’ın Alsancak Mahallesi’nde Temmuz 2020’de açıldı. Henüz aşının olmadığı, virüsün ve etkilerinin de tam olarak bilinmediği bir döneme denk geldik maalesef. 2020 Temmuz’da “merhaba” dediysek de salgın tedbirlerinden, kapanmalardan ötürü, uzun aralarla kapalı kaldı Zorba’mız. 2021 Temmuz’da bir sene önce layıkıyla yapamadığımız açılışımızı 17 yazar ve şairin katılımıyla bir mini fuara dönüştürerek yaptık. Bir yılda iki kere açtık Zorba’yı. Gelelim sorunun devamına. Kitabevlerinin yalnızca kitap alınan, kafe bölümü de varsa çay kahve içilen bir yer olduğu düşüncesinde değiliz. Biz Zorba Kitabevi’ni kurarken kültür sanat faaliyetlerinin kitabevlerinden sokağa, kente yayıldığı düşüncesindeydik. Niyetimiz okurla yazarı, okurla okuru buluşturmaktı. Sanatın, siyasetin, tarihin, ekonominin, müziğin, sinemanın, tiyatronun konuşulduğu, yaratıcılığı tetikleyen, diri bir kültür ortamı yaratmaktı. Aynı zamanda Zorba’ya gelen dostlara kültür endüstrisinin göstermediği, “bilenen sebeplerden” raflarda yer almayan, nitelikli edebiyat olmasına rağmen okuyucusuna ulaşamamış kitapları da tavsiye etmek istiyorduk. Amacımız, niyetimiz ve motivasyonumuz aşağı yukarı bu fikirlerden doğmaktadır.

Hayatın her alanında artan dijitalleşmeyle birlikte internet kitapçılığının da geliştiği aşikâr. Hemen her gün bir internet kitapçısının indirim haberine uyanıyoruz. Bu durum sizi nasıl etkiliyor? Rekabet etmekte zorlanıyor musunuz?

Leş kapitalizmin “güya” piyasayı dengede tutan mekanizması olan “rekabet”i bile çok görüyorlar. Rekabet edebilmemiz için öncelikle kitabın her satıcıya aynı fiyattan gelmesi gerekir, satıcı da maliyet analizlerinin ardından “pazar” için ve kendisi için en iyi fiyatı bulur. Böyle mi oluyor, hayır olmuyor! X kitap internet üzerinden satış yapan, işlem hacmi yüksek bir satıcıya bizim gibi butik kitabevlerine verilmeyen “mega” iskontolarla veriliyor. Biz bazen dağıtımcıdan bir kitap çekiyoruz ve doğrudan okuyucuya kitap satan bir internet mağazasında daha ucuza olduğunu görüyoruz. Rekabet miydi? Böyle rekabet olur mu? Sabit fiyat yasası çıkmazsa, okurlar da internetten kitap almaya devam ederse kuvvetle muhtemeldir ki kitabevlerinin hepsi kafe olur. Raflardaki kitaplar da gelenler güzel fotoğraflar çekilebilsin diye süs eşyasına döner. Dönsün, bana ne denebilir; ama böyle bir tercih kültür-sanatın sokaktan el çekmesi demektir. Her yer tavuk dönerci, tantunici, irmik helvacı, üçüncü nesil kahveci oldu diye dövünmek için de bir miktar geç kalınmış olur. Maalesef kitap satışlarımız çok üzücü düzeylerde. Tabii itibardan hiç taviz vermeyen canım ülkemizde hain yoksulluktan da kaynaklanıyor bir miktar bu durum ama internet mağazalarının tercih edilmesi de bu tablonun bir başka mimarı.

Kitabevinizde söyleşi ve imza günleri düzenliyor musunuz? Okurun internet kitapçılarında bulamayacağı, karşılaşamayacağı neler var Zorba Kitabevi’nde?

İmza ve söyleşi düzenlemez miyiz? Her ay en az iki yazarımızla okurları buluşturuyoruz. Ya “Meşhur Koltuk Söyleşileri” dediğimiz içerikle, yazar ve moderatör eksenli ya da “Masa Başı Söyleşileri” içeriğiyle bir masanın etrafında yazar ve okurları buluşturuyoruz. Okurun internette “kitap” adına bulamayacağı şey yoktur. Ne isteniyorsa bulunabilir. Peki butik kitabevinin farkı nedir? Ayhan Geçgin’in “Uzun Yürüyüş” romanında ana karakter, gitmek istediği yeri gösteren bir pusulanın yokluğundan şikayet eder. Butik kitabevi iyi, güzel ve cesur edebiyatı işaret eden pusuladır. Birinci farkı budur. İkinci fark, butik kitabevleri kültür endüstrisine çalım atmaktır. Bu tür mecralardan alınan her tavsiye, alınan her kitap görünmeyeni / gösterilmeyeni karınca kararınca bilinir kılar. İnternet mağazasında yazar ve okuru buluşturamazsınız, butik kitabevleri yazar okur buluşmaları için de ideal mekanlardır. Zorba Kitabevi tam da yukarıda anlattığımız özelliklerle hem internet mağazalarından hem zincir kitapçılardan ayrılır.

İnternet üzerinden kitap satışı yapıyor musunuz?

İnternet üzerinden birçok kitabevinin / sahafın üye olduğu bir platformdan satış yapıyoruz ama hem komisyonların yüksek olması hem de her satışta alınan %12 kesinti bu alanların da zararına satış yapılan yerlere dönüşmesine sebep oluyor. Neden devam ediyoruz? Acaba bir okur o platforma girip de Zorba Kitabevi’ne gelir mi diye duruyoruz.

Pandemi süreci sizi nasıl etkiledi?

Pandemi sürüyor. Beş altı ayı bulan kapanmalarda işler daha zordu elbette. Durduğu yerde sürekli maliyet üreten ama hiç girdinin olmadığı bir yer düşünün. Ama inat meselesi biraz da bu işler. İlk soruya verdiğimiz yanıta dönersek Zorba Kitabevi, bulunduğu şehrin, mahallenin, sokağın kültür hayatını değiştirmeye talip. Bu inatla da ayakta duruyor. Pandeminin derin etkileri, özellikle butik kitabevlerinde zaman geçiren insanları hâlâ tedirgin ediyor inancındayız.

Nasıl bir müşteri profiliniz (yaş, cinsiyet gibi) var? Bu profilde değişimler gördüğünüz zamanlar oluyor mu?

Genellikle dostlarımızın uğrak yeriyiz. Bir profil analizi yapmadık ama kadınların kitapla, kültür ve sanatla ilişkilenme sıklıkları erkeklerden daha yoğun. Her yaştan konuklarımız oluyor, ama ekseri 25-40 arası yaş grupları biraz daha yoğun olarak Zorba’yı ziyaret ediyor.

Geleneksel kitapçılığın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Dijitalden okumanın er ya da geç geleceği kanaatindeyiz. Ama bu değişim bugünden yarına olacakmış gibi de durmuyor. Bizim ve dostlarımızın birçoğu, eseri basılı bir kitaptan okumayı tercih ediyor ve böyle devam edecekler gibi görünüyor. Ama akıllı telefonlar, tablet bilgisayarlar çağına doğan çocukların tercihleri dijitalden yana olacak gibi görünüyor.