Türk edebiyatının geleneğinde yıllıklar önemli bir yer tutar. Varlık Yıllıkları, Nesin Vakfı Yıllıkları, Memet Fuat’ın hazırladığı yıllıklar, Mehmet H. Doğan’ın şiir yıllıkları ve Kemal Gündüzalp’in öykü yıllıkları bunlara örnektir. Yıllıklarda bir yılın dökümü yapılır, o yıl yayımlanan eserlerden seçmeler yayımlanır, yıl içinde yaşanan edebiyat tartışmaları özetlenirdi. Yıllıklarda bir de soruşturma bölümleri olurdu.

Biz burada, en azından yıllıkların soruşturma kısmını yaşatalım istiyoruz. Parşömen Sanal Fanzin olarak, bunu internet yayıncılığı yapan bir edebiyat dergisi olmamızın sınırları içerisinde yapabiliriz: Az soruyla, soruşturmaya yanıt veren her değerli katılımcının yanıtlarını ayrı ayrı yayımlayarak. Soruşturmada az soru olmasına rağmen, açılmaya veya genişletilmeye müsait konulara işaret ettiğimizi düşünüyoruz. Yanıtların uzunluğu konusunda hiçbir kısıtlamamız yok.

Eleştiri ortamımızın çoraklığı ortada. Bu yüzden soruşturmanın son sorusunu bilhassa çok önemsiyoruz. Yalnızca “en iyi” listeleri yapmakla yetinmek istemiyoruz. Sorunları ortaya koymanın birlikte düşünmeye, giderek çözümler üretmeye varacağını umut ediyoruz. Üçüncüsünü yaptığımız bu yılsonu soruşturmasını önümüzdeki yıllarda da sürdürmek niyetindeyiz.

Bu yılı da Covid-19 salgınının gölgesinde geçirdik. 2022’nin edebiyat açısından daha verimli ve sağlıklı olacağımız bir yıl olmasını dileriz.

Utku Yıldırım

2021’de yayımlanan ama hak ettiği ilgiyi görmediğini düşündüğünüz kitapları (telif ya da çeviri, kurmaca ya da kurgudışı), beğenme nedenlerinizden kısaca bahsederek bizimle paylaşır mısınız?

Yedi Yayınları, Üç Nokta Yayınları, Yüz Kitap, Vacilando gibi bağımsız yayınevleri ne bastıysa ilgi görmeli. Birkaç isim vereyim: Mario Benedetti, Mola. Fatih Altınöz, Okumadan Kitap Eleştirileri. Juan Carlos Onetti, Ceset Toplayıcı.

Size göre 2021 yılının önemli edebiyat olayları nelerdi?

Kazuo Ishiguro’nun Klara ve Güneş’inin çıkması benim için yılın en önemli olayıydı. Biraz düşündüm, yılın tek olayıymış.

Edebiyat ortamımıza baktığınızda ne gibi sorunlar ve eksiklikler görüyorsunuz?

Edebiyat ortamı mutlu mesut, şıkır şıkır, herhangi bir derdi yok. Haliyle eleştiriye ihtiyacı da yok. Daha da şen şakrak, alkışlı, kenkslerin metinlerinin yağlanıp bağlandığı bir ortama dönüşür umarım. Aynı yazarın sekizyüzbeşinci röportajını dinlemekten, okumaktan bıkmayanlar için cennet. Eleştirilen yazarını satış rakamlarıyla savunan editörler için Shangri-La. Eşini dostunu basılı veya basısız yayınlarda öve öve bitiremeyenlere TEMA’ya fidan bağışı yapma zorunluluğu getirilmedikçe El Dorado. Hemen herkes halayın bir yerine kaynamış, deli halayı dönüyor mekânda (bkz. Replikas, “Deli Halayı”).

Öyle veya böyle reklam yapan, reklamı yapılan yazarlar ve yayınevleri az çok ilgi görüyor zaten, ilk soruda görece büyük bir yayınevinden çıkan kitabın ve kitabın yazarının adını söylemenin anlamı yok. Periferiye, sesi az çıkana veya hiç çıkmayana bakmak lazım. Komik oluyor aynı tornadan çıkanları okuyup/basıp farklı bir şey okumak isteyenlerin şikayetleri de. İsteyen istediğini buluyor. Bulamıyorsa tercihlerine, doldurduğu alana, nelere yer açmadığına bir baksın.

Mide bulantısından kurtulmak için herhangi bir ortamla hemhal olmamak lazım. Işık ve kitap, başka bir şey gerekmiyor.