Carl Gustav Jung’un, zorba ve sahiplenici ebeveynleriyle ilgili olarak kendisine yazan Bayan N.’ye yanıt verdiği mektubu Tufan Göbekçin çevirisiyle sunuyoruz.

Jung ve ailesi (1917)

18 Ağustos 1936[1]

Bayan N.’ye,

18 Mayıs’taki mektubunuzu ancak şimdi yanıtlayabildiğim için üzgünüm. Mektuplaşmalarım makul sınırları aşıp bir sele dönüşmüş durumda.

Sorunuza gelince[2], kişisel olarak tanımadığım kişilerin sorularını yanıtlamakta temkinli olduğum için yalnızca genel olarak değineceğim. Prensip olarak her zaman çocukların olgunluğa erişir erişmez ebeveynlerinin yanından ayrılması taraftarıyım.

Ebeveynler, sonbaharda meyveleri dökülen ağaçlar gibi olduklarının farkına varmalı. Çocuklar ebeveynlerine ait değildir; onlar tarafından dünyaya getirilirler ama gerçekte binlerce yıllık bir akıştan gelirler ya da birden çok akıştan gelirler. Ebeveynlerinin karakteristiklerini genellikle çok sınırlı bir biçimde paylaşırlar; olsa olsa bir elmayla köknar ağacı arasındaki benzerlik kadar.

Çocukların yaşlanan ebeveynlerine bakmak ve onlarla dostane bir ilişki sürmek gibi insani sorumlulukların dışında başka hiçbir bağımlılığı olmamalı. Çünkü genç nesil yepyeni bir hayata başlamalı ve çok büyük bir zorunluluk olmadıkça geçmişin yükünü üstlenmemeli.

Saygılarımla,

C. G. Jung


[1] C. G. Jung, Mektuplar, I. Cilt, 217-218.

[2] N. zorba ve sahiplenici ebeveynleriyle yaşadığı sorunu anlatan bir mektup göndermiştir.