Ergin Günçe’nin “Salkım” dergisinde (sayı 44, 1957) yayımlanan “Sıkıntı” adlı şirini bize ileten değerli Kaya Tanış’a teşekkür ederiz.

Ergin Günçe

SIKINTI

Yalancı tüfenk sesleriyle başladık öğleye
Kalkıp oturuyordu güvercinler rahat buğday tarlaları
Son yürekleriyle dokunuyordu kuşlar maviliğe
Yangınlar gelip gidiyordu çocukların gözlerinde
Bu nasıl gündü böyle hiç bir gülüş yoktu

Dağın biri çekilmiş çürüyordu içindeki cevherden boş
Cehennemi tutup yanımızda bizi korkutmak dileğiydi
Bunu açıkça kuru saçlarından anlıyorduk
Bir de uzun zaman daha doğru hiç kuş geçmediğinden
Bu nasıl gündü böyle hiç bir kadın çamaşır asmamıştı

Döle kalktı incirler samanlıkta iki insan sarıldı öpüştü
Karıncanın birini yakalayıp sordum-nedir bu düzen
Bir kelime duydum bugüne dek onu belledim hiç aklımdan çıkarmam dedi
Karpuz çekirdeğine benzeyen bir büyü vardı sırtında
Bu nasıl gündü böyle sıkılmaktan başımdaki şehirler birbirine geçmişti

Birazdan gün yığıldı kaldı bunu yapan bir yumurcaktı
Durmuş rahatlıyordu sıcak bir soluk takılmıştı göğsüne
Günü ve karıncaları sevmiyordu daha sevmeyi bilmiyordu
Vardım yanına alnında bir yıldız suskusu vardı yanıp sönen
Bu nasıl gündü böyle çocuklar yüreklerini Tanrıdan almışlardı.

Ergin Günçe