İnternet kitapçılarının artışı, okurların kitaplarını bu sitelerden almaya başlamasıyla birlikte kitabevlerinin, sahafların da değiştiği, dönüştüğü bir gerçek. Kimi okur hâlâ sadece kitabevleri ve sahaflardan kitap alırken kimi okur da tam tersine, sadece internet kitapçılarından alışveriş yapıyor. Elbette iki kanaldan yararlanan okurlar da var.
İnternet kitapçıları daha uygun fiyatlar, indirimler mi sunuyor okura? Peki, kitabevleri bu ortamda nasıl ayakta kalıyor? Söyleşiler, imza günleri mi düzenliyorlar? Kitaba dokunmadan, görmeden, sayfalarını karıştırmadan satın almayan okurların ilk tercihleri hâlâ kitabevleri mi? Yoksa bu bir nostalji öğesi mi artık?
Bu sorular etrafında, varsa sorunlarını dinlemek ve kitabevlerini, sahafları tanımak için bu diziyi başlatmış bulunuyoruz.
Konuğumuz, Mardin’de bulunan Kebikeç Sahaf’tan Ezgi Tek.

Kebikeç Sahaf’ı ne zaman açtınız? Başlangıçtaki motivasyonunuz, amacınız, niyetiniz neydi?
Kebikeç Sahaf’ın hikayesi, proje ile kurduğumuz çocuk kütüphanesinin proje süresinin bitiminde, kütüphane işlevinin devam etmesi için bulunan bir çare olarak hayata geçirildi. Başka bir hikayenin devam etmesi için doğan başka bir hikaye olarak. Daha açık izah edecek olursam, yaklaşık 2 yıl süre ile önceliğimiz çocuklarla ücretsiz eğitim etkinliklerinin ve atölyelerinin gerçekleştirildiği, kitap alışverişinin yapıldığı bir alanın bu proje süresi ile sınırlı kalmaması için maddi güce ihtiyacımız vardı, bu gücü de bir sahaf alanı oluşturarak oradaki gelirle yapabileceğimizi düşündüm. Üstelik o günlerde şehrin de ilk sahafı olarak attığım ilk adımda 20 koliye yakın kendi kitaplarımı raflara dizerek, sahaflığa da başlamış oldum.
Hayatın her alanında artan dijitalleşmeyle birlikte internet kitapçılığının da geliştiği aşikâr. Hemen her gün bir internet kitapçısının indirim haberine uyanıyoruz. Bu durum sizi nasıl etkiliyor? Rekabet etmekte zorlanıyor musunuz?
Açıkçası aynı kulvarda olduğumuzu düşünmüyorum. Kendim de bir okuyucu olarak internetteki indirimli kitaplardan faydalansam da yine de başka bir şehre gittiğimde navigasyondan arattığım ilk yer, şehrin sahafları oluyor. Geleneksel sahaf kültüründe toplumun ihtiyacını karşılama kaygısından çok, sahaf nadir bulunan ve doğru okuyucusunu arayıp bulan bir mekandır. Bu özelliği ile de internet kitapçılığından ayrılmaktadır. İnternet kitapçılığı al-sat ve seç-al metodu ile sürdürülürken, geleneksel sahaf kültüründe ortada bir alışveriş gerçekleşse de önemli olan ekonomik çıkar değildir. Kitabı uygun fiyata satmaktadır. Sahaf müşteriye yol göstermekte ve kitap ile okur arasında köprü olma görevini üstlenmektedir. Müşteri ile sohbet etmek, varsa bilmediği bilgiyi ondan öğrenmek, yani bilgi alışverişinde bulunmak önemli olmaktadır. Neticede sahafların büyük ya da küçük birer etnografya müzesi olduğunu kanısındayım. İnsanlar geçmişte gezinmeyi, geçmişi kurcalamayı ve kendine ayna olacak hikayelerin objeleriyle karşılaşmayı seviyor. Sahaf da tam olarak bu noktada cazibe noktası haline geliyor.
Kitabevinizde söyleşi ve imza günleri düzenliyor musunuz? Okurun internet kitapçılarında bulamayacağı, karşılaşamayacağı neler var Kebikeç Sahaf’ta?
Söyleşi ve imza günlerinin yanı sıra çocuklara yönelik etkinlikler ve atölyeler de düzenliyoruz. Okur ve yazarlığın farkındalığı, önemi ve gündelik yaşama entegre olması açısından bu çalışmaların sürekliliğini önemsiyorum. Her gün düzenli olarak resim yapmaya gelen çocuklar da Kebikeç Sahaf’ın en huzurlu alışkanlığı oluyor sanırım. İnternet kitapçılarında bulunmayacaklar sıralamasına gelecek olursam, sahaf kültürü edinen herkes eski fotoğrafların, mektupların, kaset, plak, yıllıklar, günlükler, not defterleri, kullanılmış ikinci el eşyalarla karşılaşacağını biliyor. Neredeyse hepsi Kebikeç Sahaf’ta da mevcut ve çok ilgi görüyor, özellikle de sahafların olmazsa olmazı kediler ki, kedilerim Mualla, Müfide, Mahmure, Fikret ve çocukları.
Hem çocukların hem de yetişkin okuyucuların internet kitapçılığında bulamadığı şeylerden en önemlisine değinmiş olacağım ki, insanın nostalji arayışıdır.
“Nostalji belirli bir anıya değil, bir ruh haline gönderme yapıyor. İdealleştirilmiş bu ruh hali geçmiş bir zamanla çerçevelendirilmiş durumda. Bu idealleştirilmiş ruh haline duyulan özlem, zamanında yapılan aktiviteleri yineleme ve geçmişin sembolik tasvirlerini kullanma yoluyla bu geçmiş zamanı yeniden yaratma girişimiyle dışarı vuruluyor.”
Uzmanlar nostaljinin bizi insan yapan esas duygulardan biri olduğunu ortaya çıkarıyor; sahaflarda tam bu noktada içeriği ile insanlara ev sahipliği yaparak, kendi geçmişlerine alet edecekleri malzemelerle karşılaşmayı umarak sahafları tercih edebiliyor. Üstelik Kebikeç Sahaf’ın Eski Mardin’de mimari olarak da avlusunda dut ağacı olan eski bir taş evde olması ilgi çekici oluyor.
İnternet üzerinden kitap satışı yapıyor musunuz?
İnternet satışı yapmıyorum.
Pandemi süreci sizi nasıl etkiledi?
Pandemi sürecinde sahafı tamamen kapalı tutmayı uygun gördüm. Çoğunlukla çocukların da girip çıktığı bir alan olduğu için böyle bir riski almak istemedim.
Nasıl bir müşteri profiliniz (yaş, cinsiyet gibi) var? Bu profilde değişimler gördüğünüz zamanlar oluyor mu?
Zaman zaman değişiklik gösterse de genç profil sahafa daha çok ilgi gösteriyor.
Geleneksel kitapçılığın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sahaflığın tarihçesine bakıldığında ilk dönemlerinde her ne kadar ekonomik kaygı arka planda olsa da geliri yüksek bir meslek grubu olarak anılırken, günümüzde bu durum tam tersi söz konusudur. Bu kaygı zamanla ön plana geçmiş, sahaflık mesleki mantığının tarihsel süreç içerisinde dönüşüm geçirerek yeni bir mantığa doğru evrilmesi (geleneksel sahaflık mantığından yeni sahaflık mantığına) ve bu mesleki mantığın mesleki kimliği doğrudan etkilemesi, bunun sonucunda sahaflık mesleki kimliğinin de dönüşümüne yol açmıştır. Mesleki mantık, mesleki kimliği doğrudan etkileyerek yeniden şekillendirmiş ve sınırlarını yeniden düzenlenmiştir. Bulunduğu dönem ile de değişmeye devam edecektir.