Kitabevlerini, sahafları tanımak ve varsa sorunlarını dinlemek için başladığımız “Kitapçıları Geziyoruz” adlı söyleşi dizisinde bu kez konuğumuz Ankara’da bulunan Yüce Erek Sahaf ve Zaim Gök.

Yüce Erek Sahaf’ı ne zaman açtınız? Başlangıçtaki motivasyonunuz, amacınız, niyetiniz neydi?
Yüce Erek Sahaf’ı 2009 yılında açtım. Bildiğiniz gibi sahaflık geçmişle günümüz arasında, dil, tarih, kültür köprüsü olmanın yanında ve ötesinde araştırmacıların, kaynak bulmasın da kütüphaneler kadar önemli şahsi işletmeleridir. Gönüllü hizmettir bir bakıma. Kitap kurtlarının pek çoğu, sahaf dükkanı açmak, işletmek düşüncesini en az bir kez aklından geçirmiştir. Ben de birkaç yıllık hayalimi Yüce Erek Sahaf dükkanını faaliyete geçirerek gerçekleştirdim.
Burada amacım kitap satıp para kazanmaktan çok, okuyucuyla, araştırmacıyla kitapları buluşturmak, bu arada da kitaplardan kopmadan hayatımı idame ettirmek, çok nadir çıkacak kitapları da evime kitaplığıma kaçırmak : ) Eğer hızlı davranmazsam meraklısı çıkan bazı kitapları satılmaktan kurtaramıyorum çoğu zaman.
Hayatın her alanında artan dijitalleşmeyle birlikte internet kitapçılığının da geliştiği aşikâr. Hemen her gün bir internet kitapçısının indirim haberine uyanıyoruz. Bu durum sizi nasıl etkiliyor? Rekabet etmekte zorlanıyor musunuz?
Dijital ortamda kitapların yayınlanmasına karşı değilim, insanımız bilhassa gençler, öğrenciler aradıkları bir yazı, bir makale için kitap almak zorunda kalmamalı ancak kendim PDF denilen elektronik ortamda kitap okumam, okuyamam, kitap ele değmeli, okunduktan sonra arasında ki not kâğıdıyla beraber kitaplıkta yerini almalı. Tekrar İhtiyaç duyulduğunda rahatça ulaşılmalı.
İnternet kitapçılığına gelince, yemeğin, ayakkabının bile internetten sipariş verildiği böyle bir dönemde çok faydalı. Olmazsa olmaz yani. Her yerde sahaf yahut ikinci el kitapçı hatta kitapçı bulmak mümkün değil ama eliniz altında birkaç tuşa basınca kitabı sipariş verebiliyorsunuz ve en geç iki günde elinize ulaşıyor.
Ben de Nadirkitap.com adresinde Yüce Erek Sahaf olarak aktif faaliyet gösteriyorum. Bu yolla zaman zaman yurt dışından da siparişler alıyorum.
Kitabevinizde söyleşi ve imza günleri düzenliyor musunuz? Okurun internet kitapçılarında bulamayacağı, karşılaşamayacağı neler var Yüce Erek Sahaf’ta?
Sahaf dükkanımızda nadiren imza günü yaptığımız oluyor. Akademisyenler ve üniversiteli gençliğin buluşma noktasıdır dükkanımız, dostlarımız bilgili birikimli insanlar olduğu için dükkanda her zaman bilimlik bir sohbete denk gelebilirsiniz.
Pandemi süreci sizi nasıl etkiledi?
Pandemi sürecinde her iş yeri gibi bizimde dükkanımız kapalıydı. Ekonomik manada çok zorlanmadım. Dostlarım sahip çıktılar, ciddi destek oldular. Ancak hocalarımızın, dostlarımızın sohbetlerinden uzun süre mahrum kaldım, bu çok kötü oldu.
Son aylarda ekonomide yaşanan kur artışından yayıncılık sektörü de olumsuz etkilendi. Kitap yayımlamak zorlaştı, kitap fiyatları arttı. Siz bir kitapçı olarak bu durumun sizi nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Bir devlet neden kâğıt fabrikalarını satar anlamış değilim. Bu konuda kendimi frenleyip siyasete girmeden, sorunuza cevap vermeye çalışacağım.
Gazete ve kitap kağıdını ithal eden Türkiye’deki yayıncılar, yüksek kur nedeniyle ayakta kalmakta zorlanıyor. Kâğıt, boya ve tutkal gibi ithal girdilerde yüzde 60’ları bulan maliyet artışları, bazı dergilerin yayınlarına ara vermesine neden olurken, gazetelerin bile ya zam yapmalarına ya da sayfa sayılarını azaltmalarına yol açtı. Kurdaki artış dizginlenemez, elektrik makul bir fiyata çekilmezse pek çok gazete ve derginin yayın hayatına son vereceği, kitapların ise basılamayacağını basılsa bile çok az sayıda basılabileceğini az sayıda basılan yayının ise maliyetinin normalden çok daha yüksek olduğunu/ olacağını dikkate alırsak yayıncılığın çok zor bir dönem yaşadığını böyle giderse bitkisel hayata gireceğini görmemek mümkün değil.
Yaşanan kağıt krizinin arkasında ise yapılan plansız özelleştirmeler ve kağıt üreticisi olan Türkiye’nin kağıt ithalatçısı konumuna getirilmesi var.
Ben kitap fiyatlarını güncellemedim, zaten öğrenci kıt kanaat karnını doyuruyor, sosyal yaşantısından sinema, tiyatro, arkadaşlarıyla buluşup çay içmek vb.) kısıp araştırma yapmak, aydınlanmak için kitap alıyor. Bir de biz ikinci el kitapçılar ya da sahaflar fiyatları arttırırsak olur mu? Yakışık alır mı? Sahaflık ticaret değil gönül işidir, biraz da biz fedakarlıkta bulunmalıyız diye düşünüyorum.
Ama bu demek değil ki, 200-300 yıllık Osmanlıca, İbranice eserleri, yazmaları, baskısı bulunmayan yahut efemera (evrak, fotoğraf, gravür, harita, tablo, vb.) sadece koleksiyonerlerin ilgileneceği kıymetlilerimizi feda edeceğiz. Ben şahsen parayı bu tür eserlerden – objelerden kazanıyorum.
Alanım Türkoloji, elbette farklı bilim dallarına ait yayınlar, dergiler kitaplar bulunur dükkanda ama daha çok Türk Dünyası ve Türk dünyasının, dili tarihi kültürü, ekonomisi, ekolojisi, sanatı, folkloru konularında yoğunlaştım. Çünkü bundan büyük keyif alıyorum. Türkoloji alanında kaynak sunarken, önerirken kendimi ibadet ediyor gibi hissediyorum. Huzur buluyorum, mutlu oluyorum.
Nasıl bir müşteri profiliniz (yaş, cinsiyet gibi) var? Bu profilde değişimler gördüğünüz zamanlar oluyor mu?
Müşterilerim, üniversite hocaları, araştırma görevlileri, daha çok üniversite öğrencileri.
Geleneksel kitapçılığın geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kitapçılık ile ikinci el kitapçılık, ikinci el kitapçılık ile de sahaflık arasında belirgin çizgiler var. Yaşanan ekonomik olumsuzluklardan dolayı yayınevleri-kitabevleri bizden çok daha zor durumdalar. İkinci el kitapçılar yine iyi kötü ayakta duruyor, duracak. Ancak sahaflık ölümsüz bir meslektir. Akademi gibi, enstitü gibi düşünün, uğradığınızda bir dostun evine gitmişiniz gibi düşünün. Sahaf dükkanları her geçen gün daha da aranan, sorulan, uğranan ender mekanlar olacak. Sahaflar da farklı dillerde farklı alfabelerde çok ihtiyar kitaplar her zaman dükkanın en özel yerinde, sayfalarını hürmetle açacak üstadları beklemeye devam edecek.
Unutmayınız ki bütün kötülükler, ayıplar, günahlar, karanlık, kuytu, izbe yerlerde işlenir. Aydınlıkta herkesin ortasında suçlar, günahlar, ayıplar kolay kolay işlenemez.
Aydın toplumlarda da suçlar, günahlar, ayıplar kolay kolay işlenemez.
O bakımdan, toplumun aydınlanmasına bir nebze de olsa katkıda bulunmak ne büyük onur.
Sizlerle bu vesileyle tanışmak sohbet etmek ne büyük sevinç.
Bana böyle bir fırsat verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Aydınlık yarınlarda görüşmek dileğiyle.