Willa Cather’ın “Komşum Rosicky” adlı uzun öyküsü Vacilando Kitap tarafından yayımlandı. Kitabı, çevirmeni Deniz Cansız ile konuştuk.

“Komşum Rosicky”yi çevirmeye nasıl karar verdiniz?

Çocukluğundan beri edebiyatla içli dışlı olan biri olarak, dil bariyeri nedeniyle birbirinden değerli birçok eseri okuma imkânı bulamayan okurların bu eserlere ulaşmasını sağladıklarından, benim için çevirmenlerin edebiyat dünyasındaki yeri çok değerliydi. Özellikle bir yazarın geçmişini, hüznü ve mutluluklarını, kısacası tüm kalbini döktüğü eserleri yepyeni bir okur grubu ile buluşturabilmek benim de istediğim bir şey olduğundan, özellikle genç ve yeni yazarlara güvenip fırsatlar sunarak yayıncılık dünyasına farklı renkler kattığını bildiğim Vacilando Kitap ile iletişime geçtim. Deneme olarak Komşum Rosicky’den bir kısmı çevirmemi istediler. Bu kısmı çevirmek için yaptığım ilk okuma ve araştırmanın ardından bu kitabın Türkçeye kazandırılması sürecinde yer alacak olma düşüncesi bile kalbimi hoplattı diyebilirim.

Çevirmen olarak kendinizden kısaca bahseder misiniz? Ne tür kitaplar çeviriyorsunuz? Yazarlara sorulur, biz de çevirmen olarak size soralım: Bir çeviri rutininiz var mı?

Okumayı öğrendiğimden beri kitapları kendine dost olarak seçmiş biri olarak her daim okumak ve yazmak benim için çok önemliydi. Bu süreçte maalesef çevirmenlerin rolünü hafife alan okurlardan biriydim, ancak Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde, İngiliz Dili ve Edebiyatı eğitimi aldığım süreçte İngiliz edebiyatındaki yazarların değerli eserlerinin yanı sıra özellikle de çok değerli hocam Mehmet Yıldız’ın çeviriye dair sunduğu perspektif çerçevesinde çeviri sürecinin değeri ve özellikle de zevkini keşfetme imkânı yakaladım. Şu an bir çevirmen olarak çevirmiş olduğum kitaplar aslında bir okur olarak okumaktan hoşlandığım tarzda diyebilirim. Edebiyat benim için özellikle psikolojiden ayrı tutulamayacak bir alan. Özellikle Anton Rosicky karakteri ile de gördüğümüz, bizler gibi sıradan ancak çok katmanlı; geçmişten taşıdığı hüznü ve mutlulukları ile geleceğe dair umut ve umutsuzlukları iç içe geçmiş insanların sıradan hikâyeleri ve bu süreçteki psikolojik durumlarını okumaktan ne kadar haz alıyorsam, bunları çeviriyor olmak da benim için ayrı bir zevk.

“Komşum Rosicky”nin çevirisine gelelim. Nasıl bir süreçti, ne kadar sürdü, ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Çeviri süreci benim için tamamen kitapla ve Anton Rosicky karakteriyle bütünleştiğimi hissettiğim bir süreç oldu. Çok keyif aldığım, ancak zaman zaman da kitabın duygusal ağırlığı yüksek olan belirli noktalarında çok daraldığım, duygusal olarak epey çalkantılı bir süreçti.

Çevirmeden önce okuduğunuz, sevdiğiniz, aşina olduğunuz bir yazar mıydı Willa Cather? Yoksa çevirmeye karar verdikten sonra mı tanıdınız?

Üniversitedeyken farklı yazar ve eserler için yaptığım araştırmalarda sık sık karşılaştığım, ancak daha önce kaleminden bir şeyler okuma fırsatı bulamadığım bir yazardı Cather. Şimdi ise yakın bir dostum, kitabın yazılışı ve benim çevirimin arasında yıllar olsa da anlattıklarına yoldaş olduğumu düşünüyorum. Ruhundan sızdırarak anlattıklarına biraz da olsa elim değdiğinden kendisiyle sırdaşmışım gibi hissediyorum diyebilirim.

Willa Cather orijinal dilinde nasıl bir yazar sizce? Dil kullanımı, üslubu, öne çıkan özellikleri neler?

Cather’ın yazım dilini tek kelime ile tanımlayacak olsam bu kelime kesinlikle naif olurdu. Çocukluk döneminde yaşadıklarını, ailesi ve komşularından gördüklerini çok net bir şekilde yansıtan ancak hepsinin ötesinde yaşadıklarını içinde besleyip büyüttükten sonra Anton Rosicky şeklini verip tüm saflığıyla kâğıda aktarmayı başarmış bir yazar Cather.

Çevirmen olarak kitapta sizi özellikle çok etkileyen bir bölüm var mı? Varsa hangisi ya da hangileri?

Kitap boyunca okuyucuyu üzecek ve etkileyecek birçok bölüm olsa da özellikle kitabın sonunda Anton Rosicky’nin vefatı ve mezarının tasviri beni en çok etkileyen bölümdü. Bir okuyucu olarak da bu sahne beni etkileyebilirdi ancak özellikle çeviri süreci boyunca Rosicky ile baş başa oturmuşum ve bana hayatını, endişelerini, ailesi için beklentilerini tüm netliğiyle, ruhunu açarak anlatmış ve sonunda ben ölüm döşeğinin başında otururken son nefesini vermiş hissine kapıldım. Çeviriye başlarken çok iyi bir dost bulmuş, çevirinin sonuna geldiğimdeyse bu dostu çok zamansız bir şekilde kaybetmişim hissine kapılmaktan kendimi alamadım.