Geçen bir bilgiselinde, İbraniceden 2000 yıl önce ölen bir dil olarak bahsedildiğini okudum. Yazıyla: İki bin yıl. Yirmi asır önce ölen bir dili canlandırmak mümkünse o zaman Akadça ya da Sümerce de ihya edilebilir (mi acaba?). Kuzey ve Güney Mezopotamya’daki halklara bu diller tekrar konuşturabilir (mi o zaman?). Böyle bir girişim, kaçık diye adlandırılacak birkaç bilim insanının modern tabletlerinde kullandığı bir kitabe diliyle sonuçlanacaktır. Zira bu diller, ölüdür ve ölüyü kim diriltebilir? Tekrar asıl konumuza dönersek işin doğrusu, İbranice hiçbir zaman ölü bir dil olmamış, konuşma dili özelliğini yitirmiştir. Babil’den Endülüs’e, İstanbul’dan Odessa’ya, Selanik’ten İzmir’e, Varşova’dan St. Petersburg’a İbranice varlığını; dua, ayin ve yazı dili olarak sürdürmüştür. Nitekim Orta Çağ şiiri incelendiğinde 1086 yılında Toledo’da (Arp. Tuleytula) doğan hekim, filozof ve şair Yehuda Halevi karşımıza çıkar. O dönem İbrani şiirinin zirve noktasına ulaşmasında büyük katkısı olan Halevi’nin ünlü şiirlerinden “Kalbim Doğuda” adlı çalışmasına, günümüzde İsrailli ya da diasporada yaşayan Yahudi şairler hâlâ atıfta bulunur. Örneğin: Modern İsrail şiirinin en çok tercüme edilen ve kimilerine göre en büyük şairi olan Yehuda Amihay, “Kudüs, 1967” başlıklı şiirinde şöyle bir gönderme yapar:

…Seksek oynadım
Yehuda Halevi’nin zorlu dörtgeninde:
Kalbim. Benden arda kalanlar. Doğu. Batı.

Yehuda Halevi

Halevi’nin o meşhur şiiri şöyle:

Kalbim Doğuda

Kalbim doğuda ve benden arda kalanlar batının bir ucunda
Nasıl tat alırım yeme içmeden ve nasıl bir şeyler, lezzetli gelir bana?
Nasıl tutarım yeminlerimi, vaatlerimi
Siyon, Edom ağına takılı, ben de Arap prangasına vurulu olduğum şu sırada?
İspanya’nın bütün güzelliklerini terk etmek kolay geliyor bana,
viran bir Kutsalların Kutsalının tozunu, gözlerimle görmemin değeri gibi.

M.Ö. 586 yılında II. Nebukadnezar’ın Yahudileri Kudüs’ten Babil’e sürgüne göndermesinden 14 Mayıs 1948’de İsrail’in kuruluşuna kadar hem dini hem de edebi devasa bir külliyatın dili olan İbraniceden “2000 yıl önce ölen bir dil” olarak bahsetmek olsa olsa basmakalıp bir fikirdir. Bunları yıkmak ya da yok etmek de alanda çalışanların bir görevidir.

Alper Sarıbaş