Betül Tarıman Kaleiçi’ndeki Sır adlı kitabında çocuklara çağdaş bir masal anlatıyor. Zamanın birinde Akdeniz’de, Antalya’da Kaleiçi’ndeyiz. İki kafadarın, Kedi Orfoz ve Sinek Pertev’in ardına takılıp Kaleiçi’nde keyifli bir yürüyüşe çıkıyoruz. Bir yandan Kaleiçi’ni tanırken bir yandan da kimi ufak tefek kimi oldukça önemli sorunlara çözümler arıyoruz. Karşımıza çıkan masal kahramanları da bu arada günümüzü şenlendiriyor.

Yazar, çocuk okurunu önce Kaleiçi’ndeki yaşamla tanıştırıyor. Burası daracık sokaklarında begonvillerin bahçe duvarlarından sarktığı, ahşap evlerin duvarlarına tırmandığı çevresi surlarla çevrili eski bir şehirdir. Bu şehirdeki yaşama baktığımızda kadınlar akşamüzerleri pencere kenarlarındaki saksıları sularken birbirleriyle sohbete dalar. Gençler, limanda balık avlamaya meraklıdır. Yaşlı kadınlar kapı önü söyleşilerini sever. Sokaklarda oyun oynayan çocuklar çöken akşamla birlikte evlerine girmek istemez. Kış akşamları, soba başında toplanılıp büyüklerin anlattığı masallar dinlenir.

Balıkçıların orfoz balığını çok sevdiği için Orfoz adını verdiği bembeyaz tüylü azman kedi, adını sever. Yaramaz, çılgın, sırlarla dolu bir kedi olduğu halde Kaleiçi halkı tarafından çok sevilir. Oysa halk, gün geçtikçe çoğalan kedilerden aslında yakınmaktadır. Bunca kediyi beslemek kolay değildir. Hatta kediler kendilerini sevmeyen insanlardan korunmak için bir mağaraya sığınmıştır.

Sinek Pertev, Orfoz’un yakın dostudur. Onun dikkat çektiği, şehrin su kanallarının kaldırılacağı haberi iki kafadarın çözmeleri gereken ilk sorun olarak karşılarına çıkar. Çocuk okurlar, kitap kahramanlarıyla özdeşim kurmaya meyillidir. Bu nedenle Pertev ve Orfoz gibi sorun çözme çabası içindeki kahramanlar onlara iyi bir örnek olacaktır. Sıcak bir memlekette sokak aralarındaki su kanalları şehre serinlik vermektedir. Öyleyse bir şeyler yapılmalı, su kanallarının kaldırılmasına engel olunmalıdır.

Tarıman’ın bu sorunun çözümü noktasında okurlarına verdiği ileti dikkate değer: Birlikten güç doğar. Hem akıl da akıldan üstündür. Orfoz ve Pertev, kedilerin sığındıkları mağaraya gidecek, durumdan diğer kedileri de haberdar ederek birlikte bir çözüm yolu bulmaya çalışacaklardır. Bu yalnızca kedileri değil Kaleiçi’nde yaşayan tüm canlıları etkileyecek bir sorundur. Öyleyse vali ile arası iyi olan kale nöbetçisi köpek Azman da elini taşın altına koymalıdır. Ona da danışılır. Hemen valiyi ziyaret etmek üzere bir heyet seçilir. Kaleiçi’ndeki çeşmelerden sorumlu karga Siyah, köpek Azman, Orfoz’dan oluşan heyetin sözcüsü kedi Barış olur. İşbölümü ve dayanışmayla, barışçıl bir yolla sorunun üstesinden gelinir. Vali, kaleye sahip çıkar, su kanallarının kaldırılmasını engeller. Üstelik unutulmamalı, iyilik eden iyilik bulur. Kaleiçi halkı, bu sorunun çözümünde Orfoz’un üstlendiği rolü öğrenince kedilere kötü davranmaktan vazgeçer. Böylece kedilerin mağaradaki tutsaklıkları sona erer, kendilerini yeniden sokaklarda bulurlar.

Betül Tarıman

Orfoz’un arası yalnızca hayvanlarla değil insanlarla da iyidir. Arkeolog Funda Hanım, yakın arkadaşlarından biridir. Ondan kaybolan tarihi bir eserin bulunması konusunda yardım ister. Orfoz ve Pertev, bu eseri aramak üzere Kaleiçi’nde dolaşırlar.

Tarıman, Orfoz ve Pertev’e Kaleiçi’ni gezdirirken okurlarının kendilerini bir gezgin gibi hissetmelerini de sağlıyor. Turistlik bir geziye kim hayır diyebilir? Öyleyse Suna İnan Kıraç Müzesi, Aya Yorgi Kilisesi, Etnografya Müzesi ziyaret edilmelidir. Kilisenin tavanındaki muhteşem avizeye hayranlıkla bakılmalıdır. Kilisenin bir merdivenle çıktıkları asma katında şimdilerde unutulmuş meslek sahiplerinin seramikten minik heykelleri görülmelidir. Hadrian kapısından geçilerek bir zamanlar kral geldiği zaman halkın toplandığı meydana çıkılmalıdır. Hıdırlık Kulesi’nden Toros Dağları izlenmelidir.

Bu gezi sırasında kahramanlarımızın karşısına çıkan masal kahramanları, varsa o masalları bilmeyen çocuklarda onlarla tanışmak için merak uyandırırken onlarla daha önce tanışan çocukları da onlar hakkında düşünmeye sevk ediyor. Masalından sıkılan Parmak Kız, masalından kaçarak özgürlüğünü ilan etmiştir. Bir prensle evlenmenin onu mutlu etmeyeceğini fark etmiştir. Fareli Köyün Kavalcısı da fareleri ardına takıp masalından kaçanlardandır.

Zamanın birinde geçen masal, ansızın ortaya çıkan bir virüsün insan yaşamını tehdit ettiği zamanı işaret eder. Pertev ve Orfoz, ilk kez gördükleri maskeli insanlara şaşkınlıkla bakar. Orfoz, “Dünyayı bu hale insanlar getirdi,” diye yakınırken okur; ağaçları kesen, çevreyi beton yığınına çeviren, dünyanın ısısının günden güne artmasına, buzulların erimesine yol açan insan üzerine düşünmeye çağrılır. “Umarım kötü şeyler olmaz” cümlesinin arkasında yatan daha kötünün ne olacağı, buna engel olmak için neler yapılması gerektiği güncel bir sorundur.

Bilge kaplumbağa Şirin’le, ihtiyar kedi Ruhi’yle, cırcırböceği Havaya Fırlayan Fasulye’yle, kuşların şövalyesi baykuş Behçet’le, Serçe Hanım’la, sinek Çarşamba Hanım’la, köpek Çeto’yla, kedi Camgöz’le tanışmayı okurlara bırakarak biz Kaleiçi’nden ayrılmaya hazırlanalım. Üstelik daha çözülmeyi bekleyen sorunlar da var. Faytonları çeken cılız atlar eziyet görmektedir. Bir köpek çetesi halkı rahatsız etmektedir. Çiğnedikleri sakızları sokaklara atan insanlar vahim durumlara yol açmaktadır. Unutmadan söyleyelim, gezip göreceğimiz yerler de bitmedi. Yivli Minare, Saat Kulesi, tarihi Balık Pazarı Hamamı, Yeni Kapı Rum Kilisesi, Mermerli Plaj, Karaoğlan Parkı, Düden Şelalesi… Vivaldi’nin gitar konçertosunun yükseldiği çöp arabalarına ne demeli? Börekçi Tevfik, Son Çare Köftecisi… Karnı da acıkmaz mı insanın?

Zaman, çocuklarla kitabı baş başa bırakma zamanıdır. Bizden söylemesi.

Sevda Müjgan Yüksel