1939-1945 yılları arasında cereyan eden II. Dünya Savaşı, Avrupa’yı her anlamda etkilemiş bir süreç, öyle ki harbin etkileri bugün bile devam ediyor. Bu dönüşüm sadece yetişkinlerde değil, gençler için üretilen edebî ve sanatsal malzemelerde de kendisini gösteriyor. Genç okuyucular için fantastik kurgular yayımlayan Mindy Thompson, Genç Timaş etiketiyle yayımlanan eseri Toz ve Hayaller Kitapçısı’nı söz konusu bakışın ışığı altında kaydetmiş.

Geçmişten ve Gelecekten Gelen Müşteriler
Toz ve Hayaller Kitapçısı savaşın son dönemlerinde, 1943 senesinin New York’unda yaşayan Poppy ve ailesi üzerinden ilerliyor. Bu enteresan aile, zaman ve mekân fark etmeksizin tüm insanları ağırlayabilen sihirli bir kitapçı olan Göz ve İzan’ın sahibi ve işletmecisidir. İşte Poppy’nin dünyası karanlık zamanların etkisiyle paramparça olsa da dükkâna geçmişten ve gelecekten gelen müşteriler ve kitapçıya olan sevgisi sayesinde hayata tutunmayı başarır. Poppy’nin en büyük hayali bir gün babasından bu kitapçının sorumluluğunu devralmaktır. Fakat işletmenin kurallarına göre kitapçının başına geçecek kişi abisi Allan olacaktır. Nesilden nesle aktarılan kitapçı yönetim kuralları şöyledir: “Yöneticiler sihri asla kendileri için kullanmamalıdır. Yöneticiler sihri kullanan değil, koruyan kişilerdir.”
Savaşın Ağır Tahribatı
Bu arada Mindy Thompson’ın kurgusu, alışılmış örgülerin biraz dışında seyrediyor. Bir kere zamansal gelgitler, hikâyeyi farklı kılıyor ve bu durum okuyucu için ilginç bir deneyim, belirtelim. Zaman zaman tansiyonu yüksek ve gerilimli, bazen bir maceranın peşinde kendinizi nefes nefese kalmış hissediyorsunuz. Belki yazarın şahsî tercihidir bilinmez; fakat özellikle gençlerin belleğinde savaşın kötülüğüne dair birtakım efektler yerleştirmiş cümlelerinin arasına: kâh uzaktaki sokaktan bir silah sesi kâh o gri sahnelerin resmi duyuluyor kimi bölümlerde:
“Neler olduğunu anladım. Kosma ve Prosper’ın ne kadar çok şey yaşadığını unutmuştum. Bombalanan bir Bask Ülkesi kasabası olan Gernika’dan gelmişlerdi. İlk olarak diğer çocuk mültecilerle birlikte İngiltere’ye gönderilmişler ve sonra daha önce hiç görmedikleri bir ülkede büyükanneleriyle yaşamak için New York’a gidebilmişlerdi. Bibine’a göre, anne ve babaları bombalamada ölmüştü. ‘Onu çok özledim, Poppy.’ Prosper’ın küçük bedeni bir hıçkırıkla sarsıldı ve bu kalbimi ikiye parçaladı. Kolumu ona doladım ve o da yüzünü omzuma gömdü. Carl’ı, savaşı ve bizi nasıl mahvettiğini düşünmekten kendimi alamadım. Carl her zaman benim için bir abi olmuştu, her zaman bir kitap kurdu olmamla ilgili bana takılırdı. Bazı zamanlarda o ve Al, cuma geceleri başka planları olmadığında sinemaya giderlerken James ile benim onların peşlerine takılmamıza izin verirlerdi. Keşke onunla konuşabilseydim, sadece teşekkür etmek için bile.”
“Eski Müzikler Her Zaman Dükkânı Sakinleştirir”
Yazar, kitapçının sahip olduğu birtakım olağanüstü meziyetleri hayal gücüyle ustaca birleştiriyor. Bu harç üzerine bina edilen Toz ve Hayaller Kitapçısı, genç okurların dikkatini devamlı yüksekte tutan ve bir sonraki olayın ne olduğunu merak ettiren bir üsluba sahip. Dolayısıyla büyülü bir dünyanın içine giriyorsunuz ve siz zaman denen o tılsımlı aynalardan geçerek yolunuza devam ediyorsunuz. Mesela şu cümleler, her dönem güncelliğini koruyan bir sahne gibi konmuş satırlara:
“Müzik hâlâ devam ederken Theo benim yanıma döndü. ‘Eski müzikler her zaman dükkânı sakinleştirir.’ Bir nefes aldı. ‘Hadi, turumuza devam edelim. Şurada resimli kitaplar var, benim en sevdiğim bölüm. Onlardaki çizim sanatı inanılmaz. Kaderimde bir Dükkân Sahibi olmak olmasaydı sanırım bir çizer gibi bir şey olmak isterdim.’”
Otuz altı bölümden oluşan romanı Türkçeye çeviren Ömer Anlatan’a teşekkürlerimizi ilettikten sonra şu soruyla yazıya ve kitabın bize gösterdiği duyguyu nazara verip veda edelim: “Sevginin gerçekten de sihrin bir türü olduğunu biliyor muydun?”
Sevim Şentürk