İlhan Durusel

Bugün bu hikayeye çalışıyoruz kalktığımızdan beri: Mutlu Et.

Et, yani bildiğimiz kırmızı et. “Beni mutlu et” cümlesinden titizlikle kesilip alınmış. Kasabın ipince bıçağıyla, kemik sıyırdığı bıçakla. Bilediği, masata vurduğu, vura vura incelttiği, incelte incelte tüketip bitirdiği bıçakla: “Happy Flesh”

Balık eti vardı mesela – eskiden öyle derlerdi. Bir kadın. Mutlu mu? Neşeli mi yatakta? Mutluluğu bulaşıcı mı? “Ben balık eti” diye tanınıyor, tanıtıyor kendini.

Sonra, baldırından et kesip koynundaki kuşa yediren şehzade masalı.

Bir de yüzük parmağını kesip nişanlısına postayla gönderen Gülderen var.

Bedenimin şu kısmı geri kalanından daha mutlu.
Orası daha çok seviliyor o yüzden.
Özen gösteriliyor.
Okşanıyor.
Okşatılıyor.
Bazen sürtülüyor özenle seçilen özel kişilere.
Otobüs, metro.
Miting. Kargaşa. Mahşer.

Oturup seyrediliyor o.
Değişimi.
Başkaldırması.
Serpilip gelişmesi.
Sünüp, kıvrılıp kalması.

Bedenimi alıp gideyim diyorum.
Ona yeni bir isim, yeni bir iş…
Vazgeçiyorum bir anda, uyusun, büyümesin.

Mutlu et yoktur.

İlhan Durusel

“Haftasonu şiir çalışır / Pazartesi romantik” Parçalardan
Flash fiction – Kıvılcım kurgular – ani efsaneler – yıldırım baskılar