Edebiyat ortamımız, ülkemizin hali pür melalinden farklı değil. Yani, kaos hakim. Çok fazla kitap yayımlanıyor, eleştiri yok denecek kadar az vesaire. Bunlar hepimizin bildiği şeyler. Ve fakat ne şekilde, nasıl olursa olsun ilk kitabın heyecanı da ayrı. Kağıt oyunu oynayanlar bilir, ilk elin günahı olmaz. İlk kitaplar da, tıpkı sonrakiler gibi, kusurlarıyla güzeldir. Kendimize ait, bize kendi yolumuzu açacak güzel yanlışlarımız olmazsa ne anlamı var yazmanın?
Bu ve benzeri düşüncelerden hareketle ilk kitaplarını çıkarmış yazarlarla söyleşi yapma fikri gelişti. İlk kitabını çıkarmış her yazara sorulabilecek ortak sorular belirlemeye çalıştık. Samimiyetle sorulan sorulara verilecek sahici cevaplar, belki, ortak dertlerimizi anlamaya, birlikte düşünmeye vesile olur. Hiçbir şey olmasa bile, bir yazar dostumuzun ilk göz ağrısının heyecanını paylaşmış oluruz.

Kitapsız bir hevesli olmaktan kitaplı bir yazar olmaya giden süreç nasıl gelişti?
Latife Tekin, “Durup dururken yazı yazmıyor insan! Yazmak için bir derdinin olması lazım! Normal olarak yaşamı sürdüremediğin için yazı yazıyorsun. Bir yenilgiden sonra yazıyorsun,” der. Benim de yaşama dair bir derdim var. Gözlemlediklerimi anlatmak için borçluyum insanlara, topluma. Latife Tekin’in de dediği gibi bir yenilgiden sonra yazıyorsunuz. Tutunmak için! Sizi yazmaya iten şeyi susturmak mümkün değil. Tabii mesleğimin çok etkisi var bu süreçte. Ve bundan dolayı hiç tanımadığım insanlardan yüklendiklerim. Çare olamadıklarım. İnsanların en kötü anlarında yanlarında olmanın sancılı süreci!
Yazma uğraşınızı neden başka bir türde değil de öyküde yoğunlaştırdınız?
Öyküleri seviyorum çünkü. Kişisel yapım çok aceleci ve sabırsızdır. Kısa zaman içinde öyküleri okuyup, alacaklarımı alıp ceplerime koymak pek hoşuma gidiyor. Cortazar’ı oldukça sevmem belki de öykülere yönelmemde en büyük etken olmuştur. Boksu çok seven yazar der ya: “Etkileyici bir metin ve okur arasında yaşanan bu mücadeleyi roman hep sayıyla kazanır, oysa öykünün bu maçı nakavtla alması gerekir.” Ben boksu hiç sevmesem de bu nakavt etme fikri öykü yazmam konusundaki en teşvik edici sözlerden biri.

Yayınevini nasıl belirlediniz? İlk kitabınızın yayımlanma sürecinde neler çektiniz?
Metinlerarası Kitap’la yolculuğumuz aslında yeni bir öyküyü hak edecek cinsten. Yayınevinin ilk kitabı Zaman Çatlağı. Eskiye dayalı tanışıklık ve güven olması Metinlerarası Kitap’la birlikte yürümemizi sağladı. Neler çektiniz sorusu yerine neler tecrübe ettiniz demek daha doğru olur. Yayınevi yeni, kitap ilk. Dediğim gibi bir öyküyü hak ediyor süreç.
Kitabı yayıma hazırlama sürecinde size yol gösteren, yardımcı olan bir editörünüz oldu mu?
Tabii. Sevgili editörüm Mahmut Yıldırım. İşin mutfağını da tanıdım ayrıca editörüm sayesinde. Emeklerimizin taçlanması çok heyecan verici. Teşekkür yavan kalır bu süreç için.
İlk kitabınızla hayatınızda neler değişti? Neler ummuştunuz ne buldunuz?
Her şeyden önce insanların bana bakışı değişti. Tabii kendimin bana bakışı da. Birçok kişiye göre hayallerimi gerçekleştirdim. Ama bu benim hayalim değildi. Yazmak zorundaydım. Yazmazsam çatlayacaktım. Umudumu pek yükseklere koymadım açıkçası. Birçok iyi yazar varken neden beni okusundu insanlar? O nedenle beklenti çıtam düşüktü. Fakat okuyanların geri dönüşleri benim için inanılmaz oldu. Umduğumun epey üzerinde bulduklarım inanın.
Telif aldınız mı?
Elbette aldım.
Dergiler için edebiyatın mutfağı denir. Siz salona, misafirlerin karşısına çıkmadan önce mutfakta ne kadar zaman geçirdiniz?
Mutfakta epey uzun zaman geçirdiğimi söylemeliyim. Yayın kurularında çalıştığım dergiler oldu. Sanırım yirmi yıla yakın bu süreç, en az on beş yıl kesin.
Kitabınız yayımlandıktan sonra yakın çevrenizin, okuma-yazma uğraşınıza ilişkin tavırlarında değişiklik oldu mu? Yazıyla ilişkinizde ciddi olduğunuza ikna oldular mı? Kitap size bu anlamda bir özgürlük alanı kazandırdı mı?
Buradaki her bir soru için “Eveeettt,” diye bağırmak istiyorum.
Peki, bundan sonra?
Yazmaya devam. Ben kitap incelemesi yapmayı da seviyorum. Her iki alanda yola devam edeceğiz. Bir novella ve bir öykü kitabı hazırlığındayım. Sanırım önce novella okurla buluşacak.