J. M. Coetzee’nin “Foe” adlı romanı Sia Kitap tarafından yayımlandı. Kitabı, çevirmeni İrem Sağlamer ile konuştuk.

İrem Sağlamer

“Foe”yu çevirmeye nasıl karar verdiniz?

Foe’yu bir süredir çok verimli bir şekilde beraber çalıştığımız SİA Kitap’ın Genel Yayın Yönetmeni İlknur Özdemir önerdi. Bol ödüllü Güney Afrikalı yazar J.M. Coetzee pek çok yapıtını severek okuduğum, beğendiğim çok önemli ve saygın bir yazar olduğu için tereddüt etmeden kabul ettim.

Çevirmen olarak kendinizden kısaca bahseder misiniz? Ne tür kitaplar çeviriyorsunuz? Yazarlara sorulur, biz de çevirmen olarak size soralım: Bir çeviri rutininiz var mı?

Yaklaşık 35 yıldır hem kurgu hem de kurgu dışı çeviriler yapıyorum. Çeviri elime ulaştığında hızlı bir okuma yapıyorum, sonra da çevirmeye başlıyorum. 3-4 gün içinde günde kaç sayfa yapabileceğim ortaya çıkıyor. Kitabın niteliğine göre günde en az 5, en fazla 10-12 sayfa çeviriyorum, bu da ortalama günde 4-5 saatlik bir çalışma demek. Daha fazla çalışırsam dikkatim dağılabiliyor, daha gençken daha uzun saatler çalışabiliyordum ama artık değil! Normal koşullar altında, bir aksilik olmazsa her gün çalışıyorum.

“Foe”nun çevirisine gelelim. Nasıl bir süreçti, ne kadar sürdü, ne gibi zorluklarla karşılaştınız?

Foe aslında beni biraz zorladı. Coetzee kitabı 18. yüzyıl roman üslubuyla yazmış ve pek çok eski, artık kullanılmayan ya da var olsa da o kullanımı ortadan kalkmış sözcüklere yer vermiş. Daniel Defoe’nun Robinson Crusoe adlı çok tanınmış romanından yola çıktığı için gençlik yıllarımda okumuş olduğum bu kitapla da ilgili araştırmalar, okumalar yapmam gerekti. Yazarın üslubunu yansıtabilmek için biraz ağır bir dil ve eski sözcükler kullanmak zorunda kaldım. Umarım o havayı yansıtabilmişimdir. Foe için felsefi bir roman da diyebiliriz. Bu noktada kitabın değerli editörü Şener Demir’in yazdığı tanıtımdan bir bölümü de aktarmak isterim:

“Bu felsefi roman, Coetzee’nin yazarlık meselelerine olan hayranlığının yanı sıra politik bağlılığını da gözler önüne serer. Anlatıların gücü üzerine sofistike bir düşünce olan Foe, sadece kendi başına bir hikâye değil, hikâye anlatımının üstkurmaca bir eleştirisidir; ırksal, cinsel ve metinsel güç ilişkilerinde boyun eğdirme mekanizmalarının metaforik bir anlatımıdır.”

Çevirmeden önce okuduğunuz, sevdiğiniz, aşina olduğunuz bir yazar mıydı J. M. Coetzee? Yoksa çevirmeye karar verdikten sonra mı tanıdınız?

Coetzee çok beğendiğim yazarlardan biridir. Barbarları Beklerken ve Utanç başta olmak üzere pek çok eserini okumuştum.

Çevirmen olarak kitapta sizi özellikle çok etkileyen bir bölüm var mı? Varsa hangisi ya da hangileri?

Aslında etkileyici pek çok bölüm var ama Susan Barton’un Cuma’nın dansını anlattığı paragraflar beni epeyce etkilemişti. Cruso’nun ölümü de öyle. Foe okurdan biraz emek isteyen, dikkatli bir okuma gerektiren bir roman ama beğenileceğine eminim.